* Senaryoyu okuduğunuz zaman sizi heyecanlandıran ne oldu?
– Oktay bugüne kadar oynadığım rollerden çok farklı. Bir oyuncu olarak beni en çok etkileyen ve bu role çeken şey de bu oldu. Oktay’ın kendi duyguları ve hayatın gerçekleri arasındaki sıkışmışlığı çok iyi yazılmıştı. Seyircinin ilk başta “kötü insan” olarak
algılayabileceği bir rol Oktay; hata yapıyor, başkalarına zarar verebilecek kararlar alıyor. Çünkü zaafları var. Ama hikaye ilerledikçe seyircinin de onu bu yanlışlara düşüren toplumsal nedenleri anlayabileceğini düşünüyorum.
* Nasıl biri bu Oktay?
– Oktay zor şartlar altında büyümüş, kaderin ona biçtiği hayatı reddederek okuyup savcı olmuş. Ama yokluk içinde büyümenin getirdiği
bir sonuç olarak da hırslı biri. Kendine koyduğu bir kariyer hedefi var ve bu yolda ilerlerken neleri göze alabileceği ve neleri feda edebileceğiyle sınanacak. Meryem’i gerçekten de seviyor. Onun saflığının ve masumiyetinin farkında. Ona karşı vefa borcu olduğunu
düşünüyor. Biz erkekler için en zor durumlardan biridir bu. Yanıbaşınızda sizi tüm kalbiyle koşulsuz ve limitsiz seven bir kadın varsa ona
karşı hislerinizin ne kadarı aşk, ne kadarı minnet ayırt etmekte zorlanabilirsiniz. Oktay-Meryem ilişkisi biraz böyle şekillenmiş durumda.
Hep arada, hep çelişkide kalan bir karakter Oktay. Hayatındaki kadınlar konusunda da, kariyer planlamasında da, hatta adalet mi güç mü konusunda da hep arada kalıyor, karar vermekte zorlanıyor. Son anda aldığı kararlar da onu yanlışlara sürüklüyor.