‘NERESİ SICAKSA AİLE ORASI’
Yeri gelmişken sorayım; siz kendinizi Türkiye’ye mi yoksa Almanya’ya mı daha ait hissediyorsunuz Meryem?
Meryem Uzerli: Kendimi bir tarafa koymuyorum. Bu dünyada bir insanım sadece.
İşte bunu hatırlasak, kendimizi bizim olsun olmasın bütün çocukların ebeveynleri gibi görsek her şey bambaşka olacak bence. Ya da filmde Marija’nın dediği gibi “Bu tabak, insanları diniyle ayıran herkese girsin” diyebilsek, öyle değil mi?
O.G.: Ben yazdım o repliği.
M.U.: Bravo Ozan! (Alkışlar) Senaryo biz oyuncular için yemektir. Sağlam bir yemek insanı güçlendirir. Az yemek verirsen insan ya sağlıksız olur ya da ölür gider. Bu filmin senaryosu bütün oyunculara kendini açık büfede gibi hissettirdi, iyi beslendik. Aidiyet dedik ya; teknik ekibimiz dahil hepimiz kendimizi filme ait hissettik. Soruna dönecek olursak, çok haklısın. İnsan olarak herkese karşı sorumluluk hissetmeliyiz. Çünkü hepimiz kardeşiz aslında.
O.G.: Bu, fizik kanunlarıyla çok rahat açıklanabilecek bir şey. Bir uçağa bindiğinizi düşünün; yerden yükselip karaya bakarken önce “Aaa benim mahallem”, “Aaa benim memleketim” dersiniz. Biraz daha yükselince de “Aaa bizim dünya” olur o.
M.U.: Evet, bu kadar basit işte. Aslında hepimiz aynı tabağın üzerinde oturuyoruz.
O.G.: Nefes almak, yaşamak, sevmek herkesin hakkı ve herkesin eşit olması gerekiyor. Kendi mahallemizden bir mahalle ötede doğsak belki Kürt, Ermeni ya da Yahudi olacaktık. Bu dünya zaten bir cennet. Burayı zorlaştırıp öteki tarafta vaat edilen bir cennet için savaşmak çok vahşice ve manasız geliyor bana. Bu dünyayı cehenneme çevirerek cennete gidemezsin.