‘OĞLUM BORA GİBİ OLSUN DERDİM’
Bora Akkaş: Salih yetimhanede büyümüş bir çocuk. 18 yaşına geldiğinde okumak için yetimhaneden ayrılmak üzereyken geçmişini merak ediyor ve anne-babasını bulmanın peşine düşüyor. Film, onun ailesini ve geçmişini arayışının hikâyesi. Aslında aradığı aitlik hissi. Onu bulduğunda da bir dönüşüm yaşıyor. Karakteri okurken Salih’in olgunluğuna hayran kaldım. Onun yaşadıklarını ben yaşasaydım onun kadar olgun davranamayabilirdim. Çok güçlü bir çocuk.
Ozan Güven: Ben Bora’yı 11-12 yaşından beri tanıyorum. Eski eşim bir dizi çekiyordu, orada çocuk oyuncuydu. Sete Bora’yı görmeye gidiyor ve “Bir çocuğum olursa böyle olsun” diyordum. Ne mutlu ki oğlum Ali Ateş de Bora gibi vicdanlı bir çocuk. Bora çok yetenekli ve zeki. O yüzden de iyi bir oyuncu. Salih karakteri yazılırken düşündüğümüz her şey Bora’yla vücut buldu. Hayalin canlanması insana büyük haz veriyor.
Salih’in ulaştığı o aitlik hissi hayatta da hepimizin ulaşmak istediği nokta. O his hiç ummadığımız bir yerde de çıkabiliyor karşımıza…
O.G.: İnsanın biyolojik anne-babasını seçmesi imkansız. O yüzden aidiyetin kelime karşılığı olarak akla anne, baba, bir ev, yanan bir ocak gelse de bende bunun ötesinde şefkatli ve güvenli sular, bir yuva hissi uyandırıyor. Bunu hissettiremeyen anne-babalar da var dünyada. Film de seyirciye “Biyolojik anne-baban mı yoksa ailenin olmasını istediğin birileri mi?” sorgulamasını yaşatacak. Bence kendini nerede özgür hissediyorsan, neresi senin için sıcaksa oraya aitsindir, aile orasıdır. Bunu bazen anne-babası hissettirir insana, bazen sevgilisi, bazen de hiç ummadığı başka biri.