Film, umudun izini süren bir film. Böyle filmler de iyiliği, ötekileştirmemeyi, vicdanı, aşkı, yaraları birlikte sarmayı hatırlamak adına umut bence…
O.G.: İnsanlara vicdanen nerede olduklarını hissettirecek, belki de onları vicdanlarına biraz daha yaklaştıracak bir film olduğunu düşünüyorum. Yılmaz Erdoğan da değerli dokunuşlar yaptı senaryoya. Beylik cümleler kurmayı sevmem ama büyük bir iştahla söylüyorum, bu film içime çok sindi.
B.A.: Sevmek insanda büyük değişiklikler yaratabiliyor. Bu, insanlara sevme biçimlerini de sorgulatacak bir film. Umut dedin ya Ece, belki insanlara dokunsun diye oynamıyoruz ama bunu hayal ederek oynuyoruz. Bir kişinin bile hayatına dokunabilme, o hayatı değiştirebilme ihtimali yaptığımız işi çok kıymetli kılıyor.
M.U.: Kesinlikle. Sadece bir kişinin bile iyiliğe, vicdana doğru yol alması o kadar değerli ki… Zaten hayatta asıl olan iyi insan olmak. Keşke hep böyle senaryolar gelse, insanı iyileştirecek, geliştirecek filmler çekilse.
“HASRET ÇEKTİĞİMİZE GÖRE HALA AŞK VAR”
O.G.: Evet, birbirleri dışında hiçbir şeye ihtiyaçları yok, ektiklerini yiyen, birbirlerini tutkuyla seven, çok tatlı bir çift. Filmde Belçim (Bilgin) ve Okan’ın (Yalabık) canlandırdıkları çift de birbirlerine çok âşık, sadece ifade ediş biçimleri farklı.
Aşkın böylesini kaybettik sanki…
M.U.: Tespitlerinde haklısın ama gerçek aşkı kaybetmedik. Hasret çektiğimize göre aşk hâlâ var demektir.