Dünyanın tüm güzelliğine karşın insanoğlunun çirkinliğine, insanoğlunun tüm güzelliğine karşın bazılarının iğrençliğine, büyük resmi görüp aslında kimseye kızamama hissine karşın tahammülün bittiği hissine, doğanın ve evrenin mükemmelliğini görüp her şeyin saçma olması hissine karşın günlük insanî dertlere, çekip gitme isteğine karşın kalıp direnme dürtüsüne, öğrenerek büyüdüğünü bilmeye rağmen, bilmeyerek daha mutlu olmayı istemeye…
…bunların hepsine “yaşamak” demişken, üstüne eklenen, “unutmaman gereken” veya “kendine sürekli hatırlatman gereken” evren için küçük, senin için aslında çok büyük bir cümlen daha oluyor işte:
– “Sen, yırttın.”
2 sene önce bu zamanlar, “Holley! Mutant olma ihtimaline en çok yaklaştığım an” diyerek, bünyemin tüm fantastikliğini duruma yükleyip, sonradan farkedip hayran kalacağım savunma mekanizmamla o kurşun kaplı odaya girmiştim.