Canan Maktal: ‘Oyunculuk benim kaderim’
‘Şevkat Yerimdar’ dizisinde Gizem karakterini canlandıran Canan Maktal, oyunculuk yapabilmek için çok çabaladığını söyledi. Mesleğine tutkuyla bağlı olduğunu belirten Maktal, “Bu iş benim kaderim” dedi
Senem Aydın’ın Milliyet’teki röportajı
FOX’ta ekrana gelen ‘Şevkat Yerimdar’ın Gizem’i Canan Maktal, komedi oyunculuğunun drama göre daha zor olduğunu söyledi. “İnsanlar rol gereği kolay ağlayabilir ama her şeye gülmez” diyen oyuncuyla dizisini, İzmir’den İstanbul’a uzanan hikayesini ve aşka bakışını konuştuk.
– Oyunculuk bölümü mezunusunuz. Bu iş çocukluk hayaliniz miydi?
Çocukluğumda herkesin taklidini yapardım. Ailem de sürekli bana gülerdi. Ortaokul ve lise yıllarımda skeçler yazıp, sergiledik. Lisedeyken moda tasarım bölümündeydim ama yapmak istediğim mesleğin o olmadığını anladım. Konservatuvar sınavlarına hazırlandım ve kazandım. Oyunculuk, benim için bir tutku. Her şeyden önce kendinizi sürekli geliştiriyorsunuz.
– Bulunduğunuz noktaya gelmek için çok çabaladınız mı?
Konservatuvar sınavlarına hazırlanırken, ailem ‘Şehir dışına gidemezsin’ dedi. Bu durumda sadece İzmir’de şansımı denemek zorundaydım ama hep aklımın bir köşesinde Eskişehir Anadolu Üniversitesi vardı. Ailemden gizli para biriktirmeye başladım. İzmir Sanat Tiyatrosu’nda oyunculuğa devam ediyordum, kalan zamanlarda stand elemanlığı ve animatörlük yapıyordum. Neyse ki ailem, okulu kazanınca şehir dışında okumama izin verdi. İstanbul’a geldikten sonraysa talihsizlikler yaşadım. Çok zorlandığım bir dönemdi. İki kere İzmir’e dönmeyi düşündüm. Ama her seferinde oyunculukla ilgili bir haber, beni bu şehirde tuttu. Oyunculuk benim kaderim.
– ‘Şevkat Yerimdar’ seti sizin için nasıl bir tecrübe oluyor?
Komedi oyunculuğu, drama göre daha zor. İnsanlar rol gereği çok kolay ağlayabilir ama her şeye gülmez. Bu yüzden sorumluluğu da daha büyük… Oyuncu arkadaşlarımla çok uyumluyuz. Çekimlere ara verip, gülme krizine girdiğimiz zamanlar oluyor. Duayenlerle aynı seti paylaşmak ve sohbet etmek çok keyifli.
– Filmin diziye uyarlanacağını duyduğunuzda ilk tepkiniz ne oldu?
Teklif geldiğinde senaryoyu okuyup, filmi izledim. Keyifli bir proje olacağına inanmıştım. İlk bölümü izledikten sonra da tutacağından emin oldum.
– Şımarık bir kızı canlandırıyorsunuz. Gerçek hayatta Gizem’e benzeyen yanlarınız var mı?
Gizem, zengin, alaycı, şımarık ama iyi niyetli ve vicdanlı bir karakter. Onunla tamamen benzemiyoruz diyemem, ortak yanlarımız var. Vicdanlı ve sağduyulu taraflarıyla birbirimize benziyoruz.
– Çekimlerden arta kalan zamanda neler yapıyorsunuz?
Aylık bir edebiyat dergisinde inceleme yazıları yazmaya başladım. Aynı zamanda yazdığım hayat hikayelerinin portrelerini de yapıyorum. Bendir çalmayı da çok seviyorum.
‘AŞK, YAŞAM ENERJİSİDİR’
– Tiyatro sahnesini özlediniz mi?
Özlenmez mi, tabii ki özledim… En son 2016’da Devlet Tiyatrosu’nda ‘Sessizliğin İçinden’ adlı oyunu oynadım. Yüzde 80’i işaret diliyle oynanıyordu. Sahneye koymadan önce 1.5 sene işaret dili eğitimi almıştım. Oyunda az duyabilen ve konuşabilen, hocasına platonik aşık olan Lydia’yı canlandırıyordum. 16 ödül ve 22 adaylıkla taçlandırıldı ama maalesef Devlet Tiyatrosu oyunu bilmediğimiz bir nedenle kaldırma kararı aldı.
– Aşk sizin için ne ifade ediyor?
Aşk, insanın yaşam enerjilerinden biridir. Aşkı ayakta tutan şey tutku, onu ayakta tutansa sevgidir. Önce aşık olmayı, sonra sevmeyi ve sevilmeyi bilmeli insan.
– Evlilik planlarınız var mı?
Şimdilik yok ama hayat süprizlerle dolu. Kim bilir?