“Dört yapraklı mı olacaklar?”
“Üçler daha çok Ali. Ama bak bir tane var yerini bildiğim, orada bir adım ileride işte, saçlarına güneş saklanmış, gözlerinde gezegenler gizli, parmak uçlarında yıldızlar ışıldıyor. O senin dört yapraklı yoncan Ali. Senin şansın. Senin koca gözlü kızın. Selin’in.” Hadi Ali, gel, içinin tüm kırıklarına sonlar yazacağım, yeter ki gel etme. Çekme o tetiği. Kurşunu kendine değil kahpeye atacaktın hani Ali, unuttun mu? Kim o söyle çevireyim namluyu, diye sorma poyrazınla. Ben de bilmiyorum kim suçlu. Ama ortada bir silah varsa ve illa patlayacaksa, boşluğa patlasın. Yazacağım sonda, bulup ulaştıracağım o kurşunu sahibine söz, sen yeter ki hedefi kendinden çek Ali.
Yok olmaz, dur Ali’m. Mavi gökyüzünde, bulutlara dönemezsin. Senin rengin mavi, mavinin milyonlarca tonunun hepsi sensin. O kurşuni renkleri süremezsin yollarımıza Ali. Bizim paletimize kurşun rengi ağır gelir, fırçaları okyanuslarda yıkasak akıtamayız ağırlığı, o sebepten sürme Ali. Yok yok alamaz seni deli zaman, yapma Ali. Kurşuni renkleri sevmem imkansız. Güzü tanımam, güze hazırlanmam, mümkün değil. Olacakların sensiz olması imkansız Mavi. Dikenler batmış kalbinden öperim.
Tolga Sarıtaş hayranlığı tavan yaptı!
600
Önceki gönderi