MUTLULUK OYUNU OYNAYAN ANNELER
Polyannacılık oynayan insanlara gerçek yaşamın zorlu şartlarında pek rastlanmasa dahi dizi âlemi sağ olsun… Nice güçlüğün altından kalkan, kendisine yapılan her kötülüğü masumiyet sınırlarını zorlayan saflık ve iyi niyetle karşılayan bir dolu karakter yaratılıyor bu âlemde. Nasıl ki sadece romantik komedilerin genç kızlarıyla sınırlı kalmıyor bu merak. Aynı kıvamda anneler de mevcut, senaryoların pembe dünyasında. ‘Kadın’ dizisinin Bahar’ı da bu çerçevede yer alanlardan.
Özge Özpirinççi’nin canlandırdığı Bahar’ı, kocasız ve parasız kalıp iki çocuğunu büyütme mücadelesi verirken maddi yoklukları kendince yarattığı oyunlarla çocuklarına hissettirmemeye çalışan aşırı iyimser bir anne olarak tanıdık malumunuz. Ancak onun bu mutluluk oyununun çocuklarını yaşamın gerçeklerinden koparttığı da bir gerçekti. Hele de kendisinin yıllar boyu öz annesinden uzak yaşadığını düşünürsek, sergilediği Polyannacılık alabildiğine yüzeysel kalıyordu. Yine de tek yaşam gücü çocukları olan Bahar’ın, aile çerçevesinde, mutluluk oyunu oynayan anne hali bir nebze kabul edilebilirdi.
Gel gör ki, Bahar’ın başına bir de hastalık belası musallat oldu. O da yetmedi üvey kardeşin hainlikleri sardı yaşamını dört koldan. Gittiği mahallede yaşadığı zorluklar, anne evindeki dışlanmışlığı da cabası. Peki, Bahar tüm bunlara karşı ne yaptı? Yine aynı dirençle mutluluk oyunu oynamaya çalışıp hiçbir şey yokmuş gibi davrandı. Hatta arkadaşlarının dertlerini omuzlamaya çalıştı. Sonra sonra çocuklarına yalan konuşmama kararı alan Bahar’ı, kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim diyerek, mutluluk oyunu oynayan anneler saffına yerleştiren bu tablonun dizi açısından başarısı ortada. Ama ya gerçek hayatta bu yüksek doz iyimserlik ne oranda iş yapar? İşte orası muallâkta.
SONUÇTA; Anne olmak kolay iş değil. Hele de ayakları yere basan ve iyi örnek teşkil eden anne olmak alabildiğine zor! Yaşamın ötesinde dizilere de bu konuda görev düştüğü kesin. Reyting getirmeye odaklı sıra dışılıktan ziyade gerçeklerle bağdaşan, abartıda ölçüyü kaçırmayan iyi örnekler sunulmalı. Zira annelik, şov yapmayı kaldırmaz.
Senede bir günün değil, yılın her gününün ‘Anneler Günü’ olması ve annelerin-kadınların yaşamda hak ettikleri değeri bulması temennisiyle…
Anibal GÜLEROĞLU – Milliyet Blog