TelevizyonGazetesi.com / Özel Analiz – Sefirin Kızı dizisinde Neslihan Atagül ve Engin Akyürek başrolde yer alıyor ama Uraz Kaygılaroğlu da bir diğer başrol oyuncusu… Sosyal medyada son dönemde Kaygılaroğlu’na hayranlığın artmış olması dikkatleri çekiyor.
Sefirin Kızı’nın her yayınlandığı hafta Uraz Kagılaroğlu mutlaka twitter gündemine girmeyi başarıyor. Bunun sebebi ise oyuncunun hem performansı hem de izleyici nezdindeki sempatisi.
Dizideki başarısının yanı sıra kızı Ada ile olan iletişimi de oyuncuya büyük sempati katıyor. Sosyal medyada bununla ilgili birçok mesaj görebilirsiniz. Ancak yapılan bir yanlışı da eleştirmemiz gerekiyor.
Uraz Kaygılaroğlu’nu öne çıkartırken, Engin Akyürek’in imajına zarar verecek yorumlar pek de gerçekçi olmayacaktır. Zira dizide 3 başrol oyuncusu var ve Akyürek, hem performansı hem de dünya çapındaki popülerliği ile Türkiye’nin parmakla sayılacak yeteneklerinden birisidir.
Akşam Gazetesi TV yazarı Barış Kocaoğlu’nun bugünkü yazısında yer alan, şu ifadeler eleştiriyi hak ediyor:
“Yapımın yardımcı erkek oyuncusu Uraz Kaygılaroğlu, Engin’i geride bıraktı.”
Aslında bu hatalı bir ifade. Zira Kaygılaroğlu da başrol oyuncusuydu ve yardımcı erkek oyuncu olarak sunulması çok da gerçekçi değil.
Kaygılaroğlu’nun “başrole yükseldiği” ifadesi de aslında dizinin bugüne kadar sunulan içeriklerine de bakıldığında hatalı bir düşünce…
Kocaoğlu’nun yazısında Kaygılaroğlu’nun sürpriz yaptığını ifade etmesi doğru, zira özellikle de yurt dışındaki hayranlardan bu kadar yoğun bir sevgi seli pek beklenmiyordu.Yurt içindeki hayranlar zaten Uraz Kaygılaroğlu’nu çok önceden beri hayranlıkla takip ediyorlar.
Bir de, “Öyle bir hayran grubu oluştu ki dizi neredeyse onun için izlenir hale geldi” şeklinde Uraz Kaygılaroğlu’na atfedilen bir cümle var ki, bizce bu da tartışmalı…
Sefirin Kızı’nı izleyenler Gediz Işıklı karakterine hayranlar bu gerçek. Ama asıl hikaye Engin Akyürek’in canlandırdığı Sancar üzerinde yoğunlaşıyor.Gediz’i öne çıkartan şey ise uzmaşmacı ve sempatik bir kişilik olması…
Sancar ise dizide yaşanmışlığı, öfkeyi, hatalar zincirini, hayata karşı güçlü duramamayı, bir türlü kendini aşamamayı, zincirlerini kıramamayı ve duygularını bastırıp, kendini bir boşlukta savruluyormuş gibi hissetmeyi temsil ediyor.
Engin Akyürek tüm bu duyguları izleyicilere geçiren bir karakterde ve bunu çok da iyi başarıyor…
Akyürek’in dizideki yeri ve hayranların kalbindeki konumu farkı; Kaygılaroğlu’nun ki farklı…
Sonuç olarak, ikisi de çok başarılı, ikisi de başrol ve ikisi de dünya çapında ülkemizin adını duyurmada önemli bir iş yapıyor. Bir kıyas yapılacak ise zaten izleyici bunu kendisi yapıyordur.