Ana sayfa Sosyal Medya Yargı’da, Ceylin ve Ilgaz’ın aşkı bizi neden yaktı?

Yargı’da, Ceylin ve Ilgaz’ın aşkı bizi neden yaktı?

tarafından sevda

TelevizyonGazetesi.com / Detay-Kanal D ekranlarında yayınlanan senaryosunu Sema Ergenekon’un kaleme aldığı Yargı dizisi her pazar izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarıyor.

Kaan Urgancıoğlu’nun ‘Savcı Ilgaz’, Pınar Deniz’in ‘Avukat Ceylin’ olarak izleyici karşısına çıktığı dizide iki karakter arasında filizlenen aşk da izleyiciyi mest ediyor.

Gazeteci Ayşe Özyılmaze de internet sitesi için kaleme aldığı yazıda; Bu aşkı tatlil etti. “Çünkü aşk deli gibi merak etmek, düzenini alt üst etmeye gönüllü olmak, onunla ilgili en küçük bir bilgiye bile aç olmaktır. Arzuya teslim olmaktır” diyen Özyılmazel, ‘Dizinin polisiye tarafı ve diğer hikayeleri bir yana, Avukat Ceylin (Pınar Deniz) ve Savcı Ilgaz’ın (Kaan Urgancıoğlu) vuslata eremeyen aşkı karşısında niçin eriyoruz?’ sorusuna yanıt aradı.

Yargı'da, Ceylin ve Ilgaz'ın aşkı bizi neden yaktı? 11

İşte Özyılmaz’ın tahlilleriyle Yargı dizisinin başarısının nedeni; “Bir kere Ilgaz Savcım yüz kadından yüzünün de sırılsıklam aşık olacağı, hayallere cuk oturan, ideal erkek. Burada alkışlar senarist Sema Ergenekon’a ve görselini şahlandıran yönetmen Ali Bilgin’e gelsin. Bravo Sayın Ergenekon, Sayın Bilgin oturduğunuz yerden duman ettiniz bizi.

Savcım çok yakışıklı, savcım kendinden emin, savcımın işi adalet, savcımın kuralları var, duvarları var. Öyle sulu değil, kaşı gözü oynamıyor. Bakın bu çok önemli mesele kadın dünyasında.

Savcım güvenilir, ailesine düşkün. Savcım soğuk. Hah! Şimdi Nilgün Belgün’ün ¨Çok gülen, aşırı sosyal erkekten koca olmaz. En iyi kocalar suratsız erkeklerdir¨ sözünün yeri geldi. Yılların tecrübesiyle çok yerinde bir açıklama yapmış kendisi.

Yargı'da, Ceylin ve Ilgaz'ın aşkı bizi neden yaktı? 12

Özet! Savcım sevdi mi tam sevecek karakteriyle ideal bir aşık. Çünkü sevdiği kadını şak diye diğer kadınlardan ayırıyor. Bilirsiniz, kadınların ¨Hiçbir kadının yapamadığını yaptım¨ sevdası yıllar geçse de bitmez.

İşte savcım tam bu noktada ekran başındaki kadınları kendinden geçiriyor. Yıkılmayan duvarlarını, tutkalla yapıştığı kurallarını bir kadın için yerle bir ediyor. Yanıyor, yanıyor, sönemiyor. Yanıyor, yanıyor küllerini içine atıyor. Ahh! bunu gören bizse eriyoruz tabii be canım.

Yargı'da, Ceylin ve Ilgaz'ın aşkı bizi neden yaktı? 13

Kadınımız Avukat Ceylin. Ceylin’e karşı duygularımız karışık. Hırslı, tuttuğunu koparan, inatçı, kendi kendini yaratmış, son derece akıllı, ailesinin sorumluluğunu yüklenmiş, güzeller güzeli genç bir kadın. Ama bizi son zamanlarda sinir ediyor. Yani ¨Bu kadar da şımarık olunmaz ki, topla kendini¨ çektiriyor. Olunur canım, olunur. Olmuşu var.

Senaristimiz burada da aslanlar gibi kalemini esirgemeyip erkeklere oynamış. Biz kadınlar nasıl her şeye ¨Tamam¨ diyen, ilk günden kartlarını masaya açmış, ilk günden tüm enformasyonuna sahip olabildiğimiz, ‘iyi, efendi’ tabir edilen adamları arzulama sıkıntısı çekiyorsak, erkeklerde de durum farklı değil. Ceylin ne yapacağı kestirilemeyen halleri, her an çekilip saplanmak için aportta bekleyen bir bıçak gibi. Çok seksi! Fena! Inınının ınının ınının!

Yargı'da, Ceylin ve Ilgaz'ın aşkı bizi neden yaktı? 14

Çünkü yukarıda da dedim ya ‘arzu’ sistemi kuzu kuzu ve planlı çalışmıyor. İki ayrı uç istiyor varlığı eziyet, yokluğu kurak duygu; arzu. Mahrumiyet, kavuşturmayan olaylar silsilesi, dokunma açlığından gebermek istiyor. Dizide de bundan bolca mevcut. 7/24 olaylara gebe aşkları tutuştukça tutuşuyor. İşte tam da bu yüzden sevdiği kadının yüzünü ellerine alıp ¨Şu an seni öpmek için deliriyorum¨ derken Savcı Ilgaz (en son sizi öpmek için biri ne zaman delirdi?)Yargı'da, Ceylin ve Ilgaz'ın aşkı bizi neden yaktı? 15

¨Varsan varım, korkmazsan korkmam çünkü hiçbir yere gidemiyorum¨ diye itiraflarken Avukat Ceylin, biz de yaşayamadığımız o aşkın özlemiyle deliriyoruz.

Aşkta kriter işler zanneden, bencilleştikçe bencilleşen, kendinden vazgeçmeyen, hemen şimdi ne olacaksa olsun bitsin taraftarı bizler sevmiyoruz, aşka düşmüyoruz; sadece tüketiyoruz. Ve ‘Yargı’ ile şimdi geldiğimiz bireyci, arzudan uzak, tutkusuz, bencilleşmiş yeri yargılıyoruz.”