Yiğit Kirazcı, 17 Ağustos 1983 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema oyuncusu ve model.
Adı: Yiğit Kirazcı
Doğum Tarihi: 17 Ağustos 1983
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.86 m.
Kilosu: 80 kilo
Burcu: Aslan
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Koyu Kahverengi
Kardeşleri: Tek çocuk
Instagram: https://www.instagram.com/yigitkirazci/
Evcil Hayvanları: Köpeği var.
Ailesi: Tam adı Mustafa Yiğit Kirazcı, muhasebe müdürü anne ve açık hava reklamcısı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. “Annem Örenli; Midilli’den göçmüşler. Babam İskeçe doğumlu. Dedemin kökleri Niğde’den ama babam oraya hiç gitmemiş. Annem ve babam üniversitede tanışmışlar ve aşık olmuşlar. Travmatik bir çocukluk geçirmedim. Annem ve babam hala birlikte. Onlar kavga etseler de bana belli etmezlerdi, hala öyle. Babam daha materyalist, annem daha spiritüel biridir.”
Çocukluk yılları: Varlıklı bir ailenin tek çocuğu olarak güzel bir çocukluk geçirdi ancak ergenlik döneminde babasının ani rahatsızlığından dolayı zor günler yaşadı. “Babam açık hava reklamcısıydı; billboard’ları Türkiye’ye ilk getiren isimlerden biri, başarılı bir iş adamıydı. Annem muhasebe müdürüydü. Annem ailesinden varlıklıydı fakat babamla evlendikten sonra ailesinden hiçbir şey almamış. Buna rağmen babam yeterince iyi kazanıyordu. Ancak işler aniden değişti. Ben 17 yaşındayken babam felç geçirdi. Birden bire. İki ay komada kaldı ve sonra da düzelemedi. Haftanın iki günü tenis oynardı, iki gün de beraber basketbol oynardık ama işte bir anda her şey tepetaklak oldu. Her şeyi denedik; fizyoterapistler, hacılar, hocalar ama düzelmedi. Babamın rahatsızlığıyla beraber ekonomik olarak çok zor bir döneme girdik. Şirketi kapatmaya çalıştık ama borçlar vardı. Aç kalmadım ama zorlandık.”
Eğitim hayatı: Lise eğitimini Koç Lisesi’nde tamamladı. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklam Bölümü’nden mezun oldu. Oyunculuk eğitimi de aldı.
Hayatının dönüm noktası: Babasının felç geçirmesi ve sonrasında yaşadıklarını ‘yaşamının en büyük travması’ olarak tanımlıyor. “Zenginken etrafında olanlar kötü gününde yok oluyorlar, bunun gerçek olduğunu deneyimledim. İnsanların bana karşı olan davranışları değişti. Attan inip eşeğe bindim ama bu bir bakımdan iyi de oldu. Hayat böyle kırılma noktalarında en büyük dersleri de veriyor. Kendi gerçeğimi o zaman buldum, kendimi tanımaya başladım. Bilgi Üniversitesi’nde burslu olarak reklam bölümünü kazanmıştım. Babam reklamcı diye. Fark ettim ki yapmak istediğim iş reklam değil; yalan söylediğimi bile bile kafamı yastığa rahat koyamayacağım. Ve anladım ki sevdiğim iş üzerinden geçinmek benim için çok önemli olacak. Mezun oldum ama reklamın benim işim olmadığını anladığım andan itibaren felsefe dersleri almaya ve psikanaliz okumaya başladım. Meditasyona ve yogaya başladım. İçsel aydınlanmayı çok önemsedim; hala kendimi tanımaya çalışıyorum. Modellik yapıyordum; zamanla iyi markalarla çalışmaya başladım. Sonra bir hocayla tanıştım. İki yıl ondan oyunculuk dersleri aldım ve dört yıl da asistanlığını yaptım. Sahne önünde oyunculuk da yaptım, dekor da. Kuram ve doğaçlama konusunda kendimi eğitmeyi kafaya koymuştum.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2007 yılında ‘Son Tercih’ dizisinde canlandırdığı ‘Teoman’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Seviyor Sevmiyor’ dizisinde canlandırdığı ‘Tuna Ertürk’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Komik, enerjik, nazik, çalışkan, idealist, sempatik.
Kişisel gelişim: Oyunculuk okumadı ama üniversiteyi bitirdikten sonra özel bir tiyatroda iki sene ders aldı, sonra orada 4 sene asistanlık yaptı. “Tiyatro rejisi yaptım, tiyatro oyununda oynadım. Derken bu işi adamakıllı öğrenmeye çalıştım. Sonra psikanaliz okudum Erich Fromm, Jacques Lacan okudum. Davranış psikolojisi okudum. İnsan niye davranır? Dürtü, motivasyon, aksiyon nedir? Hareketli fiziksel devinim ne demektir? Benim karnımın acıktığında bir şeyler yememle sinirliyken bir şey yemem arasında nasıl dünya kadar fark vardır? Bunlara yanıtlar aradım. Sen nereye dikkatini yöneltip nereye doğru genişlemek istiyorsan hayat sana onu getiriyor zaten. Algıda seçicilik oluyor bir yerden sonra.”
Düşünce yapısı: ‘Kibirden nefret ediyor. Büyüdükçe küçülmek gerektiğine inanıyor. “Evrende toz kadar zerreleriz. Kibirden nefret ederim. Ünlü olmak, ünlü olmayan insanlara güzel geliyor. Davulun sesi uzaktan hoştur ya. Bütün ünlüler süper mutlu bir hayat yaşamıyor. Ünlü olmayı amaç haline getirmek mutsuz eder; bundan kaçınıyorum. İşini iyi yaparsan ün bunun getirisi olur.”
İlk sinema filmi: Özgür Selvi / Cin Geçidi
Aşka bakışı: “İlişkide en önemli şey; Davranışlar. İnsanın sözleri ne olursa olsun önemli olan davranışlarıdır. ‘10 numara 5 yıldız bir adamım, asfalt ağlar o derece müthiş bir herifim’ derim ama ne kadar anlatsam boş. Benimle vakit geçirmen lazım. Davranışlarımla beni tanıyabilirsin, söylediklerimle değil. İlişkilerimde romantik bir insanım. İncelik yapar, incelik beklerim. Çok büyük şeylerden bahsetmiyorum, giydiğin bir gömleğin kollarını kıvırmak, yemek yerken peçetenin uçmaması için tabağın altına sıkıştırmak gibi basit incelikler. Yani kısaca ruhtaki nezaket önemlidir benim için.”
Hayata bakışı: Bu hayattan öğrendiği en önemli hayat bilgisi, ‘Kendine inanıp çalışırsa hayat sana istediğini verir’ “’Şu ana kadar ne anladın şu hayattan?’ derseniz şayet, bence evren inançla ve niyetle çalışır. Kendinize inanıp sebat edip çalışırsanız, bir şeyler yerine oturmaya başlar. Hala sırrını çözemediğim çok şey var. Beynin nasıl çalıştığı, insan bilincinin nasıl olduğu, uzaylılar, zaman, başka galaksiler, makro ve mikro düzeyde evren ve daha şu an aklıma gelmeyen çok şey var. İnsan öğrendikçe ne kadar az bildiğini fark ediyor. Aileni seçemiyorsun ama arkadaşlarımı seçerim. Bana nasıl davrandığına değil de izlenmediği zamanlarda nasıl davrandığına, iyi davranmak zorunda olmadığı kişilere nasıl davrandığına dikkat ederim ben insanın. Çünkü bu noktada aile terbiyesi, vicdan ortaya çıkıyor ve önemli. Ayrıca insanlara karşı empatim de artıyor.”
İş hayatına bakışı: Oyunculuğu çok seviyor. Başkasının potansiyelini kıskanarak kendi potansiyeline ulaşamayacağına inandığından, tüm derdi kendiyle. “Ercan Kesal, bir röportajında şöyle demişti: “Rol yaparsam büyük rezil olurum.” Ben de rol yapmamak üzere çalışıyorum. Rol yapmayınca, o karakter oluyorsun ve bu çok özel bir şey. Set ortamını da seviyorum. Gerçi seti sevmen için deli olman lazım. Ekranı da, tiyatroyu da, kısacası oyunculuğu çok seviyorum. Oyunculuk, benim için şizofrenik bir durum. Ben rol yapmıyorum, o insan olmaya uğraşıyorum; bu da sadece para için yapılmamalı. Rol yapmamanın tek yöntemi var: Oynadığın karakterin kendisi olmak. O karakterin kendi hisleri, inanç mekanizması, fikri olur. Yiğit’inkine hiç benzemeyebilir, Yiğit onu sevmeyebilir.”
Oyunculuk yapmasaydı ne yapardı? Oyuncu olmasa oyun programcısı olabilirdi. “Açıkçası bir B planım yok. Zira aşık olduğu işi yapan şanslı azınlıkta görüyorum kendimi ve bunun için hep şükrediyorum.”
Kariyer planı: Derdi olan karakterleri canlandırmak istiyor. “Senaryonun bütününde anlattığı bir dert var ya hani, işte ben o bütünü renklendirecek, derdi olan bir karakter isterim. “
Gelecek Hayali: Mesleğinde kalıcı olmak istiyor ve bunun için de hiç durmadan sürekli çalışmak gerektiğini düşünüyor. “Bize hiç kimse doğarken her şey adil olacak demedi. Doğada da adalet yok ki zaten. Burası çok garip bir nokta; insanlar bir sürü emek veriyor, okullar okunuyor ama alınan sonuç emeği karşılamıyor. Bir tarafta da sabırsızlık var. Çoğunluğun genelinin ne olduğuna bakmak lazım. Herkes sabırsız, herkes bir şeyler çabuk olsun istiyor. Ben de öyle olsun istedim gençken. Ünlü olayım istedim, dizilerde başrol oynayayım istedim. Denedim olmadı. Niye olmuyor diye düşündüm. Diksiyon çalışmam lazım, artikülasyon çalışmam lazım, davranış bilmem lazım, davranış psikolojisini anlamam lazım diye düşündüm. Çok eksiğim olduğunu anladım. Daha çok çalıştıkça da eksiğim giderek artıyor. Bu tandans çok doğal ama kalıcı olmak sürekli çalışmakla oluyor.”
Rol modeli: Sadri Alışık.
Kadında çekicilik kriteri: Zeki kadınları çekici buluyor. “Zeki bir birey olmalı, tabii bir de hormonlar ne derse o. Kendi gibi olan kadınlara hayranlık duyuyorum. Takdir görmek için kalıba giren kadınlara değil.”
Neye para harcar? Kazandığı paranın bir kısmı ile birikim yapmaya dikkat ediyor. “Çok para kazanıyorum. Harcayabileceğimden fazlasını. Ama gelen parayı çarçur etmiyorum çünkü para sıkıntım olmazsa, içime sinmeyen bir projede yer almama gerek kalmaz ilerde.”
En sevdiği film: Trainspotting/Danny Boyle
En sevdiği kadın oyuncu: Michelle Fairley, Meryl Streep ve Hatice Aslan
En sevdiği erkek oyuncu: Sadri Alışık ve Ewan McGregor
En sevdiği yönetmen: Theodoros Angelopoulos
En sevdiği kitap: Sahip Olmak ya da Olmak/Erich Fromm
En sevdiği grup: Led Zeppelin ve Siya Siyabend
En beğendiği kadın: Miranda Kerr
TELEVİZYON DİZİLERİ
2007 – Son Tercih / Teoman
2011 – Mavi Kelebekler / Kosta Nikoliç
2012 – Sudan Bıkmış Balıklar
2013 /2014- Vicdan
2014/2015- Güllerin Savaşı / Mert Gencer
2016/2017- Seviyor Sevmiyor / Tuna Ertürk
2017 – Seni Kimler Aldı / Barış Çamay
2018 – 8. Gün / Ahmet Ekşi
2019 – Yüzleşme / Levent Elibeyaz
2019 – Hakan: Muhafız / Muhafız
2020 – Galiçya İşgal Altında / Oytun
2020 – Hizmetçiler / Aras Atahanlı
2020 – Çatı Katı Aşk /Demir Yılmaz
2021 – 50m2
SİNEMA FİLMLERİ
2008 – Cin Geçidi / Birinci Genç
2015 – Tabula Rosa / Sinan
2018 – Baba Nerdesin Kayboldum / Ali
2018 – İyi Oyun / Özer
2020 – Aşk Tesadüfleri Sever 2 / Kerem