Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Çağrı Çıtanak Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Çağrı Çıtanak Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Çağrı Çıtanak, 26 Kasım 1990 tarihinde Hatay’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: Çağrı Çıtanak
Doğum Tarihi: 26 Kasım 1990
Doğum Yeri: Hatay
Boyu: 1.86 m.
Kilosu:  79 kilo
Burcu: Yay
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Abisi var
Instagram: https://www.instagram.com/ctnkcgri/

Ailesi: Babası ticaretle uğraşıyor. Abisi var. Eğlenceli bir ailede büyüdü. “Babam evin balkonuna çıkıp sokaktan biri geçerken o kişinin olduğu tarafın aksine dönüp ‘Buyurun, buyurun; bizde oturalım’ deyip herkesle uğraşır. Laf atıp içeri girerdi. Gülmeyeceği şey yok. Eğlenceli ve enerjisi çok yüksek bir adam. Hatta bana hep ‘Baban böyleyken yaşlanmazsın’ derler. Annemin de bu düşünceye karşı cevabı hazırdır: ‘Biz yaşlanamadan öleceğiz bu adam yüzünden’ der. Tabii tamamen şakasına söyler bunu. İkisi de gerçekten nevi şahsına münhasır insanlardır.

Çocukluk yılları: Çocukluğunda bir dönemi susmadan, bir dönemi ise konuşmadan geçmiş. Küçük yaşlarından itibaren çalışıp, parasını kazanmaya başlamış. “O kadar konuşmuşum ki psikolog bir komşumuz gönüllü olup ‘bana getirin’ demiş. Ona başarısızlık yaşattığım için özür dilerim ama olmamış. Sonra zamanla içimden konuşmaya, sonra da düşünmeye başladım. Derslerimde olmasa da çalışkan olduğum kesin. 8 yaşımda sebepsiz yere ‘Ben limonata satacağım’ diye tutturup bütün mahallenin çocuklarına maçtan sonra limonata satmışlığım var mesela. Yani futbol oynamadım belki ama maç bitimlerinin hazzını yaşadım kendimce. Kazandığım paralar da hâlâ babamın cüzdanında, belki de en değerli hatıra olarak durur. Sürekli gülen, güldüren, mutlu bir çocukmuşum. Kendi paramı erken kazanmaya başladım. İlkokulda eski defterlerimin boş sayfalarından ödev defteri yapıp onları satardım. Bunu para ihtiyacımdan yapmadım. Babam ticaretle uğraşıyordu. Çocuklarda da malum büyüme ve babaları gibi olma hevesi vardır. Ben de babamı gördükçe ‘Okula gidiyorum, büyüdüm ben artık. Ben de bir şeyler satacağım’ derdim. 10 yaşında da resmi olarak çalışmaya başladım. Önce bize ait olan bir inşaatta, sonra da aydınlatma mağazasında çalıştım. Bunları yaparken aynı anda tiyatro, basketbol ve tenis kursuna gittim. Okul ve dershaneden bahsetmiyorum bile. Ben 30’lu yaşlardaki kişilerin temposuna 10-15 yaşında sahiptim. Yaşadıklarım yaşımın önünde koşmaya başladı. O yüzden hayata biraz erken atıldım. 26 yaşındayım ama 40 yaşındaki birinin düşünce şekliyle de hayata bakabiliyorum. Misal benim için en güzel tatil boş boş oturmaktır. Son tatilimde Çetin Baba dediğimiz, 72 yaşında paraşütçü, asker emeklisi bir amcayla tanıştım. Tüm tatil boyunca birlikte vakit geçirmekten en çok keyif aldığım kişiydi. Ruh olarak dingin biriyimdir zaten. Geyik yaparken ise tam tersiyim. Enerjim açığa çıkar ve bir anda yaşımdan da küçülebilirim.”

Eğitim hayatı: Antakya Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda oyunculuk eğitimi aldı. Aynı zamanda Açık öğretimde Sosyoloji Bölümü’nde okuyor.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2010 yılında ‘Küçük Sırlar’  dizisiyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Tatlı İntikam’ dizisinde canlandırdığı ‘Bülent’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Evcimen, sadık, uyumlu ve olabildiğince açık bir insan. “Kendine has doğruları olan biriyimdir. Ve genelde de bu doğruların çıkış noktası vicdanımdır. Vicdan unutamayacağın, elden bırakmayacağın bir şeydir. Vicdan bir kese ise onun içinden çıkan altınlardan biri annemden, diğeri de babamdandır.

Düşünce yapısı: Hayatta en önemli şeyin alın teri ile elde ettikleri olduğunu düşünüyor. “Çocukluğumda bir dönem inşaatta çalıştım. Bize ait bir inşaattı ama ben patron çocuğu olmadım. Çünkü babam hiç ‘patron’ olmadı. Hepimiz, oradaki herkes gibi çekiç sallayıp herkes kadar harç taşıdık. Sonra sıra tabelayı boyamaya geldi. Son noktayı koyup huzura çıkma vakti. O noktada bu işi ben üstlendim ve 4 senelik emeğe son noktayı koydum. O ana dair hatırladığım 3 önemli şey; alın teri, gurur ve o yaşta bunları hissedebilecek kadar yaşamış olmak. Belki o tabela bir dönüm noktası olmadı ama izleri ve hatırlattıklarıyla beni ben yapan şeylerin temelini attı. Unutmam, unutamam.”

Mutluluk kaynağı: Hayranlarının sevgisi en büyük mutluluk kaynaklarından biri. “İzleyicilerin seni tanımadan sevmesini sağlamak muazzam bir duygu. Fotoğraf çektirip sarılmak isteyenler oluyor. Sarılmanın gücüne çok inanıyorum.”

İlk sinema filmi: Nesli Çölgeçen/ Çalsın Sazlar

Hayata bakışı: Gayet rahat, herkes ve her şey için iyiyi düşünen, isteyen ve bunun için çabalayan birisi. “Hayata çok erken atıldım diyebilirim. Bu nedenle hiçbir şey garip gelmez bana. Her türlü sorunla karşılaşabilirsin ama hepsinin çözümü vardır. Aslında İstanbul Üniversitesi’nde Astronomi ve Uzay Bilimleri okuyordum. Kaydım da var hâlâ. Toplasan üç dört kere derse girmişimdir ama. Sonra açık öğretimde sosyoloji bölümüne başladım.  Ancak şu an bakıyorum da; oyunculuk dışında bir meslekte çalışabileceğimi düşünemiyorum.

İş hayatına bakışı: Oyuncu olmasaydı eğer, işsiz bir insan olacağını düşünüyor. “Oyunculuk hakkında beylik laflar edecek kadar olmadım bence ama bugüne kadar gördüğüm, yaşadığım kadarıyla şunu söyleyebilirim; oyunculuk tek bir bedendir, tek bir ruhtur. O yüzden bir yanını tutup başka bir yanını ötekileştiremeyiz diye düşünüyorum. Çekilir ve çekilmez yanları da bu işe olan aşkınızla doğru orantılı olarak değişir. Proje seçerken öncelikle karakterime inanmam gerekiyor. Hayat bir sürü andan ibaret.  Senaryo ne olursa olsun, saçma olay örgüleri olmadığı sürece her anı oynamak isterim.”

Kariyer planı: Kendine has, nevi şahsına münhasır karakterleri oynamayı seviyor. “Detayları olan karakterleri severim. Bir şeyler yarattığınızı hissetmeniz önemli bu işte. Keyif ve motivasyon getiriyor beraberinde. Karakterin de buna açık olmasını isterim elbette. Bir zamanlar ruhsal bozuklukları olan bir adamı oynamayı istiyordum. Ama şu an kafamda öyle bir şey yok. Tek kriterim oynanabilir olması.”

Gelecek Hayali: Tiyatro oyunu yönetti, ileride film yönetmenliği de yapmayı istiyor. Ayrıca en büyük hayallerinden biri de Norveç’e gitmek. “Ulaşabildiğim ve içimi rahat tutacak kadar insana iyilik getirdikten sonra sadece benim olacağım bir yere gitmek istiyorum. İşte, Norveç de hayalimin lokasyonunu oluşturuyor. Tabii bu süre zarfında oyunculuğu bırakmayacağım. Önce sinema filmi kısmını biraz daha aktifleştirmek istiyorum.”

Kaygıları: Dizi sürelerinin uzun olmasından endişe duyuyor. “Her hafta 140 dakika çekiyoruz. Oyuncu dinlenebiliyor ama setteki diğer çalışanlar daha çok yoruluyor. Bu hassas bir konu. Emek suistimal edildiği zaman, bende sigortalar atıyor!”

Doğa ile ilişkisi: Sıcak havayı pek sevmiyor, yaz insanı değil bu nedenle yazın sık sık kendisini doğada bulur. “ Yazla pek aram yoktur, yaz gelince daralırım, gerilirim, mutsuz bir adam bile olabilirim. Fiziksel ya da zihinsel tüm aktiviteler kısıtlanıyor bende sıcağı görünce. Aslında bu kadar kötü aram sıcaklarla. E tabii durum böyle olunca en büyük aktivitem yaz sıcağının ortasında soğuğa dair bir şeyler aramak oluyor. Gölge ya da rüzgar gibi. Kamp sevgisi de oradan geliyor zaten. Mottomuz belli. 1. Ağaç gördün mü gölgesine çadır kurarsın. 2. Ağacı gördün mü hamak gerip yatarsın.”

En sevmediği özelliği: Duygularını çok belli edememesini sevmiyor ayrıca empati yeteneğini biraz daha geliştirmek istiyor. “Birisinin doğruları benimkilerle çakışıyorsa o kişi kesinlikle salt olarak iyi düşünmüyordur. Bu konuda vicdanım çok rahattır. Hep iyiyi düşünürüm. Karşımdakiyle görüşlerimin çakıştığı an ise gerilirim ve o perde iner. İşte bu özelliğimi biraz törpülemem gerekiyor. Önce karşı tarafla empati kuracak kadar sakinleşmeliyim. Evimde kum torbası var ve haftada bir gün mutlaka çalışırım. Rahatlıyorum bu sayede. Son bir iki yıla kadar rahatsız olduğum, üzüldüğüm veya kızdığım durumları söylemezdim kimseye. Hatta nötr adam olarak betimlerlerdi beni. Aslında bu sana çok ciddi bir gözlem alanı sunuyor. Masada oturur, herkesi dinlerdim sessiz sakin. Fakat şimdilerde duygularımı az da olsa belli ediyorum.”

Hobisi: Senaryo yazıyor. “Yakın zamanda evimde müzik dinlerken dışarıdan gelen bir sesle ‘İnşallah olmamıştır’ korkusunu yaşadığım bir olay geldi başıma. Şimdi ondan hareketle bir senaryo yazıyorum. Filme çekmeyi çok istiyorum.”

Formunu nasıl koruyor? Beslenmesine dikkat ediyor. “Spor kültürüm oldum olası yoktur. Spora şevksiz gittiğim için omzumu sakatladığım bile olmuştu. Sadece sabahları mekik çekerim. Omuzlarımın geniş olması avantaj. Yediğime içtiğime dikkat ederim.”

Hangi filmden etkilendi? ‘Pi’ ve ‘Predestination’

Takip ettiğin diziler: ‘Prison Break’ ve ‘Fringe’i izliyor. “Özellikle algılarımızla oynayan güzel işlerden olduğu için ‘Fringe’in bazı bölümlerini defalarca izlemişimdir.

Çevresindekilerin dalga geçtiği özelliği: Sakarlığı.

En sevdiği yemek Etli yaprak sarma. “Nar ekşisi de olacak ama mutlaka.”

Sosyal medyayı kullanıyor mu? Sosyal medyada çok aktif değil. “Aktif kullanıyorum diyemem. Çok ilginç mesajlar geliyor. Tepkileri dikkatli değerlendiriyorum ama olumsuz eleştirileri de kafamı takmıyorum.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

2020 – Sen Çal Kapımı / Ferit Şimşek

2018 – Kocaman Ailem / Ercan Öngören

2017 – Vatanım Sensin / Spiros

2017 – Ateşböceği / Teo

2016 – Tatlı İntikam / Bülent

2015 – Acil Aşk Aranıyor / Engin

2015 – Hayat Mucizelere Gebe / Doktor

2015- Ne Münasebet

2014 – Şeref Meselesi / Mete

2013 – Babam Sınıfta Kaldı / Kaan

2012 – Benim İçin Üzülme

2012- Suskunlar

2011 – Bizim Yenge

2011- Kavak Yelleri

2010 – Küçük Sırlar

SİNEMA FİLMLERİ

2012 – Çalsın Sazlar / Cavit

TİYATRO OYUNLARI

Kapan

Hayal Et