‘Sanki bu iş için doğmuşum’
‘Gamsız Hayat’ta Ela karakterini canlandıran Ceyda Ateş, yine zengin ama vicdanlı bir kızı canlandırıyor. Ateş, “Yapımcılar Avrupai göründüğüm için zengin kız rollerini teklif ediyor” dedi
– ‘Gamsız Hayat’ nasıl bir dizi?
Adı gibi bir hikaye çekiyoruz. İnsanlar kendinden bir parça bulacak. Burada zengin – fakir durumunu da işliyoruz ama, zengin aileler ‘onu, bunu yapar’ gibi bir durum söz konusu oluyor bazen.
Zengin ailelerin çocuklarına hayatı öğrettikleri, ‘Al bunu yap’ demek yerine özel okuldan alıp, bir yerde çalıştıracakları, daha gerçekçi bir öykü de var… İnsanlar çok sevecek, özellikle Ela ile Mert çiftine inanacaklar diye düşünüyorum.
– Günümüzde dizi-ler hep saraylarda ve şaşaalı evlerde çekili- yor. Bu durum izleyiciyi yanıltmıyor mu?
Biz de zengin evlerde çekiyoruz ama abartılan şaşaalı hayat yerine, daha gerçekçi bir durumu yansıtıyoruz. Topluma yakın hikayeler… Klişe olarak zengin – fakir hikayesi var ama onun dışında bir sürü hikaye olacak. Gençlik işi ama hayatı öğrenen gençler olarak bu işi sunacağız.
– Ela’da sizi en çok ne etkiledi?
Ela’nın vicdanı, iyi niyeti etkiledi. Bu zenginliğin içinde olup şımarmayıp, dürüstlüğü seçen kişiliği ön planda. Bu kez o zengin kız olmayacağım. O kız Dilara Öztunç olacak. İkimiz de birbirine zıt karakterleri canlandırıyoruz.
– Genelde zengin ve şımarık kız olarak sizi ekranda görüyoruz. Bu kendi seçiminiz mi?
Bundan önce ‘Evlerden Biri’ dizisini çekmiştim, orada masum bir karakteri oynadım. Ceyda Ateş sadece zengin ve şımarık kızı oynar tabusunu ‘Yılanların Öcü’nde gösterdim. Orada da başörtülü bir kızdım. Genelde zengin kızlarını oynuyorum çünkü yapımcılar çok Avrupai göründüğümü ve Türk kızı gibi olmadığımı söylüyor. Bu annemden gelen bir gen olduğu için o özelliğe sahibim. Burada zengin olup vicdanlı olmak beni daha çok cezbetti.
– Seyirci sizce bu diziyi neden izlemeli, iddianız ne?
Gerçek hayatın nasıl olduğunu gösteriyoruz.
– Rolünüz için özel bir çalışma yaptınız mı?
Özel bir çalışma yapmadım. Herkesin bir tekniği vardır, gözlem de yapabilir. Kimisi gözlem yapmadan, yaptım der. Benim mesela ezberim çok kuvvetlidir, sahneye girerken ezberlerim. ‘Kayıt’ denildiğinde okurum, bir anda ezberlerim, isterse 2.5 sayfa konuşayım…
Görüyorum bazı ar-kadaşlarım bir gün önceden ezber yapmaya başlıyor, ben hayatım boyunca bunu yapmadım. Ezber problemim olmadı, inşallah da olmaz çünkü işimin en büyük parçası bu. Oyunculuğa çok küçük yaşta başlayıp usta isimlerin elinde büyüdüm. Bu içten gelen yetenek, sanki bu iş için doğmuşum gibi. Bazı ciddi rollerde gözlem yapmak için film izlerim. Sonuçta kimseyi taklit edemezsiniz. Onda durduğu gibi sizde durmayabilir, sizin yeteneğinizdir çıkan.
– Projeye güveniyor musunuz?
Her işime güvenerek başlıyorum ama iki seçeneğim olacak, ya tutacak ya da tutmayacak. Günümüzde yapımcılar bile ‘İşim tutacak mı, şu tarihte mi yapsam’ derken benim bunu düşünmem büyük saçmalık. Ben verilen işi ve görevi yapmaya çalışıyorum. ‘Bu işte bu oyuncu olduğu için dizi tutmadı’ değil olay, burada ekip çalışması var. İnsanlar saçma bir diziyi çok sevip, iyi bir projeyi sevmeyebiliyor.
Algı çok önemli.
KAYNAK: MİLLİYET