“Dizinin beni en çok rahatsız eden tarafı bu zenginlik vurgusunun neredeyse her diyalogda geçmesiydi. Anladık, herkes zenginliğin peşinde ama her saniye gözümüze sokulması bir süre sonra fazla geldi. Hikaye zaten Yeşilçam dokusunda ve yaz aylarında izleyebileceğimiz bir şekilde ilerliyor. Mahalle, ailelerin olaya dahil olma şekli, gençler, hayaller ve yalanlar iç içe geçip bir romantik komedi olarak aksa çok daha keyifli bir hal alacak. Ancak özellikle Koray Erkök ve Serhan Arslan oyunlarıyla fazlasıyla komediye kaçıyor. Daha doğrusu o evde yaşayan, o barlara ve plajlara gidip o cümleleri kuran ve öyle davranan kişilerin kimse yüzüne bakmaz. Zaten sahnede fazla kaçıyor. Yalancı oldukları o kadar belli ki, bunu anlamayan Duygu ve Burcu da salak durumuna düşüyor.
İki Yalancı dizisi ‘gerçek hayatta böyle olmaz!’ dedirtiyor!
143
Önceki gönderi