BAZEN ŞAKA OLSUN DİYE POYRAZCA BİR ŞEY YAPIYORUM
◊ Poyraz karakterinin İlker’le örtüşen üç özelliğini söyler misin?
– Sanırım hayatı aldığımız yer benziyor. Yani o derinlik, kendini sorgulama hali… Hiç benzemeyen birçok özelliğimiz de var. Ama listele dersen, öyle çok listelenecek bir şey değil bu. Çünkü hissiyat aslında.
◊ Sen nasıl hazırlanıyorsun rollerine?
– Benim için karakterin dış görüntüsü hep en sonda geliyor. Ondan önce anlamam gereken, kavramam gereken, içime yerleştirmem gereken başka faktörler var. Karakterin ne dediği bile o kadar önemli değil bence, o anda ne yaşıyor olduğu önemli. Benim sevdiğim, derinlerden bir şey kazımak ve onu yüzeye çıkarabilmek.
◊ Onu yüzeye çıkardığında gerçek hayata yansıması oluyor mu? Oturup kalkarken Poyraz’ın etkisinde kalıyor musun mesela?
– Bazen şaka olsun diye… Poyraz’lık bir an geliyor bazen, şaka olsun diye Poyrazca bir şey yapıyorum. Okulda bir hocamız çok güzel bir laf etmişti, hiç unutmadığım laflardan biridir; “Oyuncular ruhun atletleridir.” Gerçekten de öyle. Nasıl bir kası sporcular çok kullanıyor ve o kası kullanmaları artık bir refleks haline geliyorsa, ruhun da kas hafızası var. Karakterin yaptığı her şey; bakışı, gülüşü, kızışı, ağlayışı, söylediği cümlelerin oyuncuda bir refleks haline gelmiş olması, bence seyircinin gözünde gerçek bir insan algısı uyandırıyor. Sanırım benim Poyraz’da en çok sevdiğim şey de bu.