◊ Oyunculuk var mıydı kafanda?
– Elbette… Oyuncu olmak istediğimi çok iyi biliyordum o dönem. Nereden başlamam ve nasıl yapmam gerektiğiyle ilgili çok sorularım oldu. Kendi kendime çok egzersizler uydurdum. Lucca’da çalışırken insanları çok gözlemledim. Araştırdım ve bu işin İngiltere’de yapıldığını gördüm. Nasıl yaparım, nasıl ederim derken Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi LAMDA’yı keşfettim. Zaten Haluk Bilginer’in oradan eğitim almış olması dikkatimi çekmişti. Üniversitedeki hocam Kürşat Alnıaçık da yurtdışına gitmem gerektiğini söyleyip duruyordu. Sınava girmeme az bir zaman kala işi de bıraktım. “Bakalım başımıza ne gelecek” diyerek uçurumdan atlama durumuydu yani.
◊ Londra pahalı bir yer. Yaşamak, ev kiralamak kolay değil…
– O kadar gözümü karartmıştım ki…
◊ Birikimin var mıydı peki, yoksa orada çalıştın mı?
– Başka planlarım vardı benim. Zorda kalırsam ünlü işadamlarının filan kapılarını çalıp, “Bana burs verir misiniz?” demeyi düşünüyordum.
◊ Ama gerek kalmadı herhalde?
– Evet. Bir şekilde çözüldü. Babam da o dönem sağ olsun çok yardımcı oldu.
◊ Baba ne iş yapıyor?
– Ticaret adamı.
◊ Anne?
– Eskiden Bolluca Çocuk Köyü’nün Türkiye ve Kıbrıs koordinatörüydü. Daha sonra başka sektörlere girdi.
◊ Kaç kardeşsiniz?
– İki kardeşiz.
◊ Nasıl bir çocuktun?
– Boşanmış bir ailenin çocuğuyum.
◊ Nerede geçti çocukluğun?
– İstanbul’un birçok yerindeydim.