Sadece Sefer ve Sema değil, Ayşegül-Poyraz ve Meltem-Zülfikâr da tam olması gerektiği gibiydiler bu bölüm. Diyaloglarını ve beraber zaman geçirmelerini çok sevdim. Lakin Meltem’in “Kaşlar lens mi?” sorusunun fazla acımasız olduğunu düşünüyorum. Ne var la adamın kaşlarında? Orijinal kaş modelleri görmek istersen seni Anadolumuzun içlerine doğru alalım. Ayrıca Zülfikâr kaşlar ve Beşiktaş konularında hassas. Lütfen biraz özen gösterelim. Zülfikârcığım Beşiktaş neden takım değil kulüptür diye açıklarken parmaklarının aldığı şekil de gözlerimizden kaçmadı. Helâl olsun birader.
Burada bölümdeki iki şık hareketi de anmadan geçemeyeceğim. İlki Poyraz-Sinan ve Bahri-Ayşegül konuşmalarının bir arada verilmesi ve birbirini tamamlaması, diğeri de Despina Bahri’nin centilmenliğinden, iyiliğinden bahsederken Bahri’nin Ufuk’u tahtalıköye yolladıktan sonra aşk ettiği tokatın senkronizasyonundaki tezat ama ahenkli vaziyet. Çok hoştu gerçekten.