Victor Hugo’nun ‘Başkaldırmalar, halkın depremleridir’ sözünden de anlaşılacağı üzere, vatanseverlerin bağımsızlıklarına vurulan boyunduruğu kırmak için gösterdikleri çaba büyük sarsıntıları da beraberinde getirmekte. Her toplumda ve devirde, kendi çıkarlarını gözeten işbirlikçilerin var olduğunu düşünürsek, bu sarsıntıların boyutu daha da büyümekte. Çünkü hainlerin yaranma kaygısı, düşmanın ekmeğine yağ sürmenin ötesinde iç savaşların fitilini de ateşlemekte. Öte yandan böylesi zamanlarda en zor görev, casusluğa soyunanların omzunda. Düşmanla birlik gibi görünüp vatanseverlik sergileyenler, bir yandan kendi insanının gözünde vatan haini damgasını yemenin sıkıntısıyla boğuşmak durumunda… Bir yandan da görevini sürdürebilmek için şüphe çekmeden hareket etmek zorunda.
Nasıl ki, ülkelerin özgürlük tarihlerini yansıtmaya soyunan kurgular da fedakârlığı ve tehlikeyi bir arada yaşatan köstebeklik durumunu farklı örneklerle sunmakta… Hâlihazırda bu tarzda yaratılıp birbiriyle kesişen iki yapım mevcut. Bunlardan biri 27 Ekim 2016’da yayına başlayan ‘Vatanım Sensin’, diğeri de 7 Eylül 2016’da Kore’de gösterime girip 26 Mayıs 2017’de beyazperdemizde yerini alan ‘Karanlık Görev’… Yapımları aynı döneme denk düşen ve ‘Acaba bir esinlenme olmuş mudur’ diye düşündüren iki kurgunun içeriğinde ana noktalar denkleşmekte. Onun için ihanetle özverinin buluştuğu, acıyla zaferin kaynaştığı ve birbirinin içinden çıkmış izlenimi veren ‘Vatanım Sensin’den, ‘Karanlık Görev’e uzanmak istedim.
Vatanım Sensin dizisinde asla kabul edilemeyecek durum!
395