Nitekim aynı tabloya televizyon yapımlarında da rastlıyoruz. Özellikle aşağı yukarı aynı cümlelerle yaratılan repliklerde kendini gösteren bir durum bu. Böylece dilimizin ne denli basite indirgendiği, ne kadar az sözcükle kullanılır hale getirildiği açığa çıkmakta… Ki bu da, kültürel yozlaşmanın bir diğer yansıması! Kuşkusuz, gelişim için modern dünyaya adapte olmak, yeniliklere kapı aralamak şart. Lakin özünü unutulmaya terk etmemek kaydıyla.
Öte yandan dizilerimizin-filmlerimizin kurgularının da çoğunlukla yabancılara öykünmeden veya uydurmacılıktan-abartıdan ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bir de toplumsal kültür niyetine yedirilmeye çalışılan ve komediyi küfürden-argodan ibaret sayanlar mevcut. Kötünün-yanlışın çabuk kabul gördüğü gerçeğinde, insanımızın böylesi işlere teveccüh ettiği malum. Hal böyle olunca da doğru düzgün komedi yapmaktan hızla uzaklaşılıyor. Ortalık klişelerle, birbirinin taklidi işlerle doluyor. Neyse ki arada tek tük fark yaratan, özenli işler çıkıyor da… Hepten ümitsiz kalmıyoruz özgünlük, yaratıcılık ve kültürel mirasın korunması hususunda.
İşte TRT 1’in yeni dizisi olan ve farklılık hususunda iddiasını yüksek tutan ‘Yalaza’ da bu ümidi yeşertenlerden! Haydi, nasıl bir yapya sahipmiş görelim…