Ana sayfa Dizi Magazin Haberleri Yunus Günce, Survivor ile ilgili bir itirafta bulundu

Yunus Günce, Survivor ile ilgili bir itirafta bulundu

tarafından ker_def

yunus-günçe-1

-Bu bilinç nereden sonra oluştu?
Benim hayatımda başıma gelen belki de en kötü şeylerden bir tanesi çok mutlu bir çocukluk geçirmem. Kendisini çok mutlu hisseden bir çocuktum ben. Birbirine çok aşık bir anne-baba, onu çok seven iki tane abla bir tane ağbi ve onları çok seven bir çocuk. Sevilmek kadar sevmek de bana öğretilen şeylerden bir tanesi oldu. Babam bize ilk merak etmeyi öğretti. Ben mesela Pablo Neruda’yla tanıştığımda ilkokul ikiye gidiyordum. Benim babam çok önemli bir figürdür hayatımda. Sadece biyolojik bir ilişkimiz yok. Dört kardeş içinde bu böyle. Annem keza öyle. Babam benim ilham kaynağımdır. Geçmek istersin ama asla geçemeyeceğini de bilirsin ya işte babam benim asla geçemeyeceğimi bildiğim insandır. Sürekli ona yaklaşmaya çalışıyorum ama o sürekli benden uzaklaşıyor. Haliyle bu da bende bir çaba gerektiriyor. Babam öldü benim ama ben babamı kaybettim demem hiçbir zaman. Hayatımda böyle bir cümle kurmadım. Çünkü istediğim her yerde ve her zaman buluyorum babamı. Özellikle babam öldükten sonra bir telaşa kapıldım ben. Babam bilgi bankası gibi gerçek Aydın bir insandı. Ve o öldükten sonra bu telaş beni okumaya sevk etti. Belki de babam bana bunu öğretmek için öldü, bilmiyorum. Ben bir anda sürekli okuyan, saçma sapan bir adam oldum. Bana bazen soruyorlar çok mu okuyorsun diye ama bu zaten normal bir şey. Okuma-yazmayı niye öğrendik biz? Okumayacaksan neden okumayı öğrendin? Bana bunu soracağınıza mesela okumayan insana sen neden okumuyorsun diye sormak lazım. Diş fırçalayan bir insana sen neden diş fırçalıyorsun diye sorulur mu? Fırçalamayan insana sorarsın bu soruyu. Benimki çok normal. Ben çok standart biri olduğumu düşünüyorum aslında. Çok büyütülecek bir adam da değilim. Ama kendimin küçümsenmesine de izin vermem. Kendimin üst limitlerini, alt limitlerini biliyorum. Orada gidip geliyorum zaten, çok da abartılacak bir durum yok. Tevazudan ziyade gerçeklik bu. Puan toplamaya çalışan bir adam değilim ben. Gerçek samimiyet diye bir şey var. Az önce gerçek farklı diye bir şeyden bahsettim. Gerçek samimiyet diye de bir şey var. Ben gerçek samimi bir insanımdır. Gerçek samimi şudur; herkese duymak istediği şeyi söyleyen, herkesi tavlamaya çalışan bir gerzek değilim ben. Ben risk alıp, fikir beyan eden bir insanım. Bu da beni gerçek samimi yapar. Samimiyet o yüzden aslında çok riskli bir bölgedir. Ve ben orada yaşıyorum zaten. O yüzden şimdi sana söylemek istediğim bir şey var. Şu ceketinin cebindeki mendili mesela sevmedim ben. Ama sen seviyorsun bununla bir meselem yok benim. Sende o mendil var diye ben seni başka türlü görmüyorum. Sadece bunu söyleyebilirim sana. Beraber yaşamın şifresi, tahammül. Kimse kimseyi değiştirmesin. Ben birinden daha iyi bildiğimi, anladığımı iddia etmekten yoruldum ve bunu bırakalı çok oldu. Ben kendi işimde gücümdeyim, kendi hedeflerim var. Orada gidiyorum.
Ben sevilen kadar tiksinilen bir insan olduğumu da düşünüyorum. Bunu da çok sağlıklı buluyorum. Bunun aksini tercih etmem. Bana biri gelse dese ki “seni herkes sevecek”, reddederim.Çünkü bu çok sağlıksız, çok samimiyetsiz, gerçek olmayan bir şey. Herkesin sevdiği adam olmak istemem. Bu dengeden son derece memnunum. Eleştiren biri olarak eleştiriye de çok açığım. Ama üsluba dikkat etmek lazım. Küfreden bir insanın yazdığı hiçbir şeyi okumam. Okuduğumu da anlamam. Onlara sadece, sosyal medya üzerinden hep söylediğim bir şey var. Diyorumki; “bu yazdığın şeyi annene okutuyor musun?” Bu konuyla ilgili benim ölçüm budur. Kendilerine sorsunlar bunu, bana ya da bir başkasına küfrederken.