Birand Tunca, 5 Ekim 1990 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, tiyatro ve sinema oyuncusudur.
Adı: Birand Tunca
Doğum Tarihi: 05 Ekim 1990
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.87 m.
Kilosu: 76 kilo
Burcu: Terazi
Göz Rengi: Yeşil
Instagram: https://www.instagram.com/birandtunca
Evcil Hayvanları: Kedisi Mars
Ailesi: Kardeşi yok, kendi imkansızlıkları içinde ona pek çok imkan sunan bir ailede büyüdü. “Her zaman baba ve anne desteği almış, yolunda ilerlemeye çalışan bir adamım.”
Çocukluk yılları: Daha çocukken masa başı bir iş istemediğini keşfetti. “Galiba biraz tembel bir öğrenciydim. Liseyi tek bir defterle bitirdim. Her hafta tiyatroya giderim yıllardır ve deli gibi film izlerim. Oyunculuk da öyle girdi kanıma. Liseden mezun olmadan önce masa başı iş istemediğimden emindim. “Kendini nerede görmek istersin?” sorusunu sormaya başladım. Eğlenmek ve büyüdükçe elimizden alınan, kayıp giden oyun güdüsü cevabı çıkıyordu hep karşıma. Bence insanlar bir yaşta kalır. Galiba bendeki oyun güdüsü bu düşüncemden geliyor. Bir şeye veya yere ait olma hissi yok bende. Bu devinim ve değişime açık olma da oyunculuk serüveninin pimini çekti.”
Eğitim hayatı: Eğitimini Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü’nde tamamladı.
Oyunculuğa ilk adım: 2014 yılında ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinde canlandırdığı Bisol karakteri ile televizyon macerasına başladı.
Hangi proje ile parladı? Show TV’de yayınlanan ve başrolü Hande Erçel ve Burak Deniz’in paylaştığı ‘Aşk Laftan Anlamaz’ dizisiyle dikkatleri üzerine topladı.
Kişilik özellikleri: Dış dünyasında dengeliyken, iç dünyasında son derece dengesiz. Ciddi anlamda obsesif! Bunu dezavantajdan avantaja çevirene kadar epey zorlanmış.
Sosyal: Eski yüzücü, spor olmazsa olmazı, çok iyi dans ediyor. “Set olmayınca annemle vakit geçirmeyi seviyorum. Çünkü bu hayatta ona göstermek istediğim bir sürü şey var. Fırsat buldukça da kafa izni veriyorum kendime. Bazen sahil taraflarına kaçıyorum arkadaşlarımla ve kesinlikle Play Station’ımdan vazgeçmiyorum.”
Düşünce yapısı: “Ben biraz deliyim, biraz da heyecanlı ve meraklı… Bu yüzden kendimi bildim bileli meslek seçmek yerine mesleğin beni bulmasını bekledim. Her çocuk gibi kendime doktorluk, polislik gibi meslek seçme hayallerim olmasını isterdim ama bütün hayatı aynı mesleği yaparak tamamlama fikri bana göre değildi. Esaretin Bedeli, Can Dostum, Cesur Yürek gibi filmlerle büyüdük biz. Doğal olarak usta oyunculardan oyunculuk izledikçe, “bir dakika” dedim. “Bu adam bu filmde mahkum, başka filmde doktor. Ben de bu işi yapmalıyım!” Oyuncu olmaya karar vermekten çok, oyunculuk yapmakla, oyuncu olabilmekle ilgiliydi.”
Mutluluk kaynağı: Herkes tarafından tanınıyor olmak. “Beni görüp selam veren insanlara baktığımda uzak bir akraba ilişkisi gibi hissettiriyor bana. Ünlü olmak samimiyetin başladığı andır. Artık öyle bir dünyadayız ki insanlar bırakın selam vermeyi birbirlerine tebessüm bile etmiyorlar. Ama ünlü olunca daha ilk saniyeden samimiyet başlıyor. Sanki yıllardır görmediğim arkadaşlarım, akrabalarım kardeşlerimle görüşüyor gibi hissetiriyor. Bu da çok büyük güven duygusu veriyor. Ayrıca geniş bir aileye sahip olmanın verdiği tarifsiz mutluluk var benim için.”
Seçme şansı olsaydı hayatının filminde başrolü paylaşacağı kadın ve erkek oyuncular kim olurdu? Keanu Reeves ve Isabelle Huppert. Çetin Tekindor ve genç nesilden Rami Malek.
Hayata bakışı: Hayatta başarılı olmak için öncelikle karakterinizin düzgün olması gerektiğini düşünüyor. “Çünkü bir yerlere gelebilmek sadece eğitimle başarabileceğiniz bir şey değil. İletişim beceriniz kuvvetli olmalı. Saygı duyulan biri olmak için en önemli faktör bence saygı duyabilmek. Aşırı ego sahibi oyuncular bu sektörde biraz fazla maalesef. Sette herkese saygılı olmanız gerek. Eleştirilere açık olmalısınız. Her gün kendinizi geliştirmek için çabalamalısınız.”
İş hayatına bakışı: Oynayacağı karakteri önce sevmesi gerekiyor. Üzerinde oynayabileceğim rolleri tercih ediyorum. Benden bir şeyler katabileceğim, o karakter ortaya çıktıktan sonra insanlara, “Birand dışında kimseye yakışmazdı bu rol” dedirtebileceğim, hazırlığı olan rolleri seçmeye çalışıyorum. Sonuçta bu meslekte oynadığımız roller kadar varız ve oynayacaklarımız kadar var oluyoruz. O yüzden kendime ve oyunculuğuma bir şeyler katabileceğim roller önceliğim. Ben işime aşığım herkese de aynı derecede sevdiği bir işi yapmalarını öneririm.”
Kariyer planı: Herkes gibi hayal kuruyor, hedefleri ve hırsları var. Ancak hiçbir zaman onlara sıkı sıkıya bağlanmadı. Evren ne yaşatırsa ona açık. Her konuda mutlaka menajeri Gaye Sökmen’in görüşlerine başvuruyor. “Kariyer planlamasında tek bir şeye dikkat ediyorum; o da kendimi mutlu şekilde ifade edebileceğim ve de hissedeceğim rolleri oynamak. Tabii bunun için de gerçekten sabretmeniz gerekiyor.”
Gelecek Hayali: “Hayatımda güzel gelişmeler oluyor, bazen hayalini kurmak bile yetiyor. Ama uzun uzadıya düşünmektense kısa vadeli hayaller kurmak kendi sağlığım ve psikolojim için de en doğrusu diye düşünüyorum.”
Kaygıları: Okuldan hemen sonra iş teklifi olmayınca hayli paniklemiş. “Teklif geldiğinde ve kabul ettiğinde de işin başka bir boyutu ön plana çıkıyor. Kafanda “Acaba dizim ne kadar devam edecek?” sorusu oluşuyor. Bu nedenle hayalimi beklentiye dönüştürmeden ilerliyorum. Bir de bugün artık rekabet arttı. Senin ardından gelen bir sürü oyuncu adayı var. Vakıf üniversitelerinin pek çok konservatuar açıyor. Eskiden bu kadar yaygın değildi.”
Rol modeli: Daniel Day-Lewis.
Hayatta fikirlerine en çok önem verdiği kişi kim? “Daima kalbinin sesini dinle” diyen annesinin fikirlerine önem veriyor. .
En beğendiği oyuncular kimler? Isabelle Huppert, Keanu Reeves, Daniel Day-Lewis ve Denzel Washington.
Kimlere hayranlık duyar? Jennifer Lawrence, Emma Stone, Woody Allen.
Doğa ile ilişkisi: Vakit buldukça ormanda koşmayı seviyor. Hayvanlarla da arası çok iyi. “At da benim için çok özel bir hayvan ve her ata binişim benim için bir terapi oluyor. Aksatmadan ayda bir çiftliğe at binmeye gitmeye çalışıyorum ve en kısa zamanda da bir tane almak istiyorum.”
Evde ne yapar? Arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi sever, boş zamanlarında oyuncu koçu ile çalışır.
Hangi filmden etkilendi? ‘My Left Foot’. “Bana, hayatta hiçbir şeyin engel olmadığını en güzel anlatan film.”
Başucu romanı: Jose Mauro De Vasconcelos – Şeker Portakalı ve Antoine de Saint-Exupéry – Küçük Prens. Bu iki kitabı her yıl okuyor. Psikolojik kitapların ciddi takipçisi. Freud ve Jung okur, karakter yaratırken de onlardan beslenir.
Hayatta en çok neden korkar? Yalnızlık.
Hayatında yaptığı en heyecan verici şey ne? “Çocukken kelebeğin yaşam ömrünü duyduktan sonra bir kelebek yakalayıp onu yaşatmaya çalışmamdı.”
Eğer fantastik bir karakter olma ihtimali olsaydı, kimi seçerdi? “Ironman, çünkü bir bilim adamının kendini dönüştürmesi hem fantastik hem gerçekçi.”
Yanından asla ayırmadığı 3 şey? Lens solüsyonu, kulaklığı ve bir kitap.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2018/2019- Erkenci Kuş / Emre Divit
2018- Mehmetçik Kut’ül Amare/ Wilson
2016/2017- Aşk Laftan Anlamaz / Emre
2015/2016- Yunus Emre/ Derviş Çağrı
2014/2015- Diriliş: Ertuğrul/ Bisol