Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Ecem Çalhan Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Ecem Çalhan Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Ecem Çalhan, 1996 yılında İzmir’de doğmuştur. Türk dizi ve sinema oyuncusu.

Adı: Ecem Çalhan
Doğum Tarihi: 1996
Doğum Yeri: İzmir
Boyu: 1.72 m.
Kilosu:  52 kilo
Göz Rengi: Yeşil
Kardeşleri: İki erkek kardeşi var.
Instagram: https://www.instagram.com/ecemcalhan/

Ailesi: İzmir’de doğdu büyüdü, annesi mali müşavir. İki erkek kardeşi var. “Abladan daha çok arkadaş olanlardanım. Anneannem ve dedem de bizimle. Anneannemin yeri çok çok farklı; beni tanıyan herkes bilir, bu yüzden hala beraberiz. Ailenin kıyamadığı, ama tatlı sitem ettiği o çocuklardan biriyim. Küçükken çıktığım ağaca hala çıkabilen şanslı insanlardanım. Geçmişin güzelliklerinden vazgeçemeyen, her duyguyu yoğun yaşayan, heyecanlı bir insanım. Fazla yerimde duramıyorum, küçüklüğümden beri hiç değişmeyen huyum bu olabilir. Bacağımda hala çocukluktan kalma izler var. Anneannem hep derdi: ‘Çocuğum, göz önünde bir meslek yaparsın, bak her yerin yara bere içinde, biraz yerinde dur!’ Ben durmazdım. Anneannem haklı çıktı ama hala pişman değilim, yine olsa yine ağaçlara çıkarım.”

Çocukluk yılları: Yetişkinliği öncesinde, henüz okula başlamadan önce  İzmir Devlet Tiyatrosu’nun çocuk oyuncuları arasına seçilmişti ama sonra bir kopuş oldu. “Büyüyünce ailemin, ‘Bu işi yapmak istiyorsan okulunu oku, öyle gel!’ demesiyle bu yolculuğum başladı. İnternetten araştırmaya başladım ve okula girmek için yetenek sınavlarına hazırlanmam gerektiğini anladım. Alsancak’ta bir atölye buldum ve onlarla eğitime başladık. O sene okulu kazandım. Hayatım boyunca çok meslek geçti aklımdan, ama hepsini denemek isteyip daha kurs aşamasında vazgeçtim. Fakat evde de tiradlar oynayıp atölyeye gidiş dönüş yollarında tiyatro oyunları okuyunca anladım ki bu mesleği yapmakta kararlıyım ve yanılmamışım. Çevremden olumlu dönüşler alıyorum, ama birinin demesiyle ne yetenekli ne de yeteneksiz olunmuyor.”

Eğitim hayatı: Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldu.

Hayatının dönüm noktası:  Doğru zamanda doğru insanlarla karşılaşmış olmayı kariyeri açısından şans olarak görüyor. “Okuldan sonra mesleğimi yapmam gerekiyordu ve tiyatro dışında da mesleğimi yapmak istedim. Bunun için menajer bulmam gerektiğini söyledi, çok sevdiğim bir abim. Bundan birkaç ay sonra da Cem Tatlıtuğ ajansıyla iletişime geçtim ve İstanbul’a gittim. O sene içinde de zaten Kuzey Yıldızı’na girdim. Doğru insanlarla doğru zamanda karşılaşmam şansımı açtı diyebilirim.”

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2019 yılında, ‘Kuzey Yıldızı: İlk Aşk’ dizisinde canlandırdığı ‘Kamer Mollaoğlu’ karakteriyle başladı. İlk projesiyle geniş bir kitle tarafından tanındı.

Kişisel gelişim: “Kişisel gelişim alanına hiçbir zaman kendimi kaptırmadım, çünkü kişisel gelişimin, birinin size verdiği direktifler değil, sizin kendinizin deneyimleyip sonuç çıkarabileceği bir şey olduğuna inandım hep. En iyi kişisel gelişim, kitap okuyup özümsemektir. Daha önce yapmadığım hiçbir şeyi yapmıyorum, ama yeni şeyler ilgimi çekiyor. Mesela her şeyin videosunu çekip “An”lar biriktiriyorum. Önceden de yapardım ama artık daha çok yapmaya başladım.”

Kişilik özellikleri: Değiştirmek istediği bazı kişilik özellikleri var. “Kendimde fiziksel olarak bir şey değiştirmek istemiyorum. Kendimden memnunum açıkçası. Karakter olarak değiştirmek istediğim özelliklerim tabi ki de var. Kendimi eleştiriyorum. İnsanlardan eskiden eleştiri alırdım. Belirli yaştan sonra insan kendini analiz edebilecek haline dönüşüyor. Çok kırılgan insan değilim ama çok sevdiğim insanlara karşı inanılmaz derecede kırılıyorum. Ve bunu söyleyemiyorum. Olmayacak şeylerde pes edip kabullenmeyi isterdim.”

Sosyal: İşten arta kalan zamanlarında kitap okuyor. Bilgisayar ve playstation oyunlarına ilgisi var. “Saatlerimi bilgisayar başında geçirebiliyorum. Araştırma yaptığım bazı konular oluyor. Arkadaşlarım benim hayatımda önemli yerleri var. Onlarla vakit geçiriyorum. Online oyunlar oynarım.”

Düşünce yapısı: Hayatta den tahammül edemediği şey, değersiz hissettirilmek. “Kimse kimseye tabakanın aşağısında ve değersiz hissettirilmemeli. Ayrımların olmaması gerektiğini düşünüyorum. Takıntılarım yok. Bir ara eskiden çarşaf takıntım vardı. Sürekli çarşaf değiştiriyordum. Temizlik takıntı haline gelmeye başlamıştı. Bununda sebebi evde köpeğimi vardı. Çok inatlaştığımız için evi kirletiyordu. Köpeğimle inatlaşıyordum. Şu sıra takıntım yok.”

Mutluluk kaynağı: Kuzey Yıldızı ile dizi sektörüne adım atmaktan ve tecrübeli bir ekiple çalışmış olmaktan mutluluk duyuyor. “ Diziye başlarken açıkçası tedirginliklerim vardı, bilmediğim bir yolculuğa başlıyordum ama benim için çok güzel geçti. Çok sıcak ve samimi bir ortam olduğu için çok rahat ve mutlu hissettim kendimi. Hiç yabancılık çekmedim, ilk işim olduğu için herkes ‘aklına takılan bir şey olduğunda bize sorabilirsin’ dedi. Şaşırdığım ve hatırladıkça güldüğüm bir olay var: İlk set günümdü, ilk kez kamera karşısına geçecektim ve kaçırılma sahnesiydi. Ben sanıyorum ki tek seferde karşılıklı oynayacağız, tiyatro sahnesi gibi düşündüğümden dolayı. Meğer herkesin çekimi ayrıymış, sahne tek seferde çekilmiyormuş. Hala düşündükçe gülüyorum. Ayrı çekim olması beni çok daha rahatlatmıştı. Ben güzel bir ekiple adım attım, umarım yeni oyuncuları da çok güzel bir set ortamı bekliyordur.”

Hayata bakışı: Hayattaki ilham perisi, duyguları. “İlham perilerim duygularım, ve o duyguları yaşatan sevdiğim insanlar diyebilirim. Yaşadığım an’lardan ilham alıp yoluna devam eden bir insanım.”

İş hayatına bakışı: Okullu bir oyuncu olarak, teatral bir eğitim almanın bir çok avantajı olduğu görüşünde. “Hem deneyim hem genel kültür açısından. Ufak yaşta şekillenmesi zor olan şeyler bunlar, ama güzel sanatlar fakültesinin kattığı en önemli şey ‘kim’ olduğunu bulabilmeyi denemek ve yılmamak. Çünkü eğitim aldığın sadece hocaların değil, aynı zamanda da çevren oluyor ve ‘insanların gözünde sen kimsin’i değil, ‘kendi içinde sen kimsin’i bulmaya çalışıyorsun. Kendini sorguluyorsun, hem oyunculuk hem de insanlık açısından. Oyunculuk mesleği yapmak isteyenlere vereceğim tavsiye kesinlikle şu olurdu: Bu kadar yüksek ego gerektiren bir meslekte ‘insanların tavsiye ve eleştirilerini dinleyin ama sorgulayın ve kendinize hep inanın’ derdim, çünkü inandığımız zaman bir şeyler başarıya ulaşıyor. Gerçek bir inançtan bahsediyorum; inanç ise çabayı doğuruyor. İç dinamiği yüksek tutmak gerek.

Tiyatro sahnesi mi, ekran mı? derseniz, sanırım bir tercih yapmak çok gerekli değil; ikisinin verdiği haz ve deneyim çok başka. Tiyatro sahnesinde o an var oluyorsun ve yaptığın her şey iyisiyle kötüsüyle o an reaksiyon alıyor. Kamerada bir daha deneme şansın oluyor. Kamerada yayın zamanı gelince kendi hatalarını kendin görebiliyorken, tiyatroda bu mümkün olmuyor. Kameranın sevdiğim tarafı bu. Tiyatrodaysa sahnenin gücüne dahil olabilmeyi seviyorum.  Oyuncu olmak için illaki güzel olmak gerektiğini düşünmüyorum.  Açıkçası bence çok şekilci bir şekilde güzelliğe bakılması gerektiğini düşünmüyorum. Oyunculuğun tamamını yetenekle alakalı olduğunu düşünüyorum. Ama güzellik kavram değişkendir. Tek bir güzellik anlayışının olduğunu düşünmüyorum. 90 60 90 belirli bir forma sokulan oyuncu geniş omuzlar bir erkek çok yakışıklı ya da güzel diye düşünmüyorum. Oyunculukta özellikle istediğiniz kadar güzel ve yakışıklı olun ekranda ki o enerjiniz seyirciye geçmiyor. Ekrana yakışmak ve oyuncunun yeteneğiyle aurası önemli.”

Mesleki anlamda nelerden besleniyor:  Okul yıllarında Şan ve Latin dansları eğitimi de almasının mesleki anlamda kendisini beslediğini düşünüyor. “Her oyuncunun alması gereken eğitimler bunlar: dans, şan, eskrim… Çok şey kattı hareket anlamında, mantık anlamında. Çeşit çeşit danslar öğrendik, kendi bedenimizi, sesimizi tanıdık. Dersler zaten çok eğlenceli geçerdi hep. Uygulamalı dersleri çok severdim; ilkokuldaki beden eğitimi dersi gibi bir şey. Tiyatro tarihi, kuramı vb. gibi ağır işlenen derslerin ve ağır ödevlerin ardından bu dersler ilaç gibi geliyor insana. Hem eğleniyorduk hem öğreniyorduk.”

Gelecek Hayali:  İlerisi için iyi bir kariyer dışında sevdiği insanlarla bir sürü anı biriktirmek istiyor. “Klasik olacak ama gitmek istediğim ülkeler, yerler, katılmak istediğim festivaller var. Oralarda bol bol anı biriktirip dönüp baktığımda ne güzel zamanlardı demek istiyorum. Haluk Bilginer ile oynamak isterim. Çünkü hem çocukluğumdan beri gördüğüm hem de oyunculuğunu da ve kafa yapısını da beğendiğim bir kişi. O yüzden onunla çalışıp bir deneyim elde etmek isterim.”

Güzellik rutinleri neler? Makyajla arasının gerektiği kadar iyi olduğunu belirtiyor. “Set olduğu zaman makyaj yapıldığı için günlük hayatımda az ve doğal ürün kullanmayı tercih ediyorum.”

Sosyal medya ile arası nasıl?  Sosyal medya ile arası iyi. “Teknoloji çağına geldik. Kimin ne yaptığını ve nasıl bir insan olduğunu anlayacak hale geldik. O kadar çok girip hayatımızı paylaşıyoruz ki orada; Favori uygulamam Twitter ve ekşi sözlük aslında. Ekşi sözlükte daha çok takılıyorum. Çünkü orada bir sürü insanın düşünceleri ve ön yargıları vb. her şey orada çıkıyor. Bir konuda insanlarla farklı düşündüğümü görmek hoşuma gidiyor. Ya da zıt görüşlerin hangi derecede hangi boyutta görmeyi seviyorum. Tabi ki de instagram da kullanıyorum. Sosyal medya ile aram iyi.”

Moda ile arası nasıl?  Tarzını ‘rahat’ olarak tanımlıyor. “Çünkü rahat olduğum kıyafetleri giymeyi tercih ediyorum. Kendimi iyi hissettiğim. Kot – tişört olabilir ya da şort – tişört elbise olabilir yeri geldiği zaman pijamada olabilir. Belirli bir kalıba sokulmaktan hoşlanmıyorum. Pijamayla da dışarı çıkabilirim. Rahat olduğum her şekilde dışarıya çıkarım.”

Hangi filmden etkilendi: Daha çok kendisini düşündüren filmleri izlemeyi seviyor. “Ortaya duvar koyup yorum yapabileceğim fikrim de başka bir şey açabilecek filmleri tercih ediyorum. Ama dizide de eğlenebileceğim şeyleri seviyorum.”

 TELEVİZYON DİZİLERİ

2022- Tozluyaka

2021- Evlilik Hakkında Her Şey

2019/2021- Kuzey Yıldızı: İlk Aşk/ Kamer Mollaoğlu