Bahçede hayal kurarken ayaklanıp ön tarafa geçiyorum. İç mekanda sahne çekiyorlar. Ekibin kalanı dışarıda. Toplamda 80 kişilik bir ekiple çekiliyor Hatırla Gönül. Bulundukları lokasyon rahat. Soğuk olmasının dışında şehrin dışında kaldığı için ekibin işine mani olan dış etkenlerden uzaklar. En azından bana öyle görünüyor. Gereksiz araç ve insan trafiği yok. Arada çekim yaptıkları evin önündeki caddemsi beton yolda patinaj çeken Doğan görünümlü Şahinciler var. Az ileride bir de özel okul. Pek çocuk sesi yok. Sokaklar köpek dolu ama onlar da sessizler. Ekip de sessiz. Gürültülü çalışmıyorlar.
Ben, “Çevremizi Tanıyalım” ödevimi yaparken, ekip yemek arası veriyor. Fırsattan istifade bahçede yemeklerini yiyen Gökçe Bahadır ve Onur Saylak’ın yanına gidiyorum. Önlerinde yemek tepsisi ve senaryoları var.. Müzik dinliyorlar. Şarkıyı tanımıyorum. Yemek yerken bir yandan da az sonra çekecekleri sahneyi çalışıyorlar. Tas kebabı ve salata.. Allah için yemekler de güzel. Onları fazla meşgul etmemeye çalışıyorum. Bu da büyülü anlardan biri aslında.. Pilavını kaşıklarken Onur ya da Gökçe ama aynı anda da repliği okurken Jülide ve Ahmet olmak..
Gökçe Bahadır projeye ilk dahil olanlardanmış. Hatırla Gönül uzun zamandır planlanan bir işmiş. O esnada başka teklifler de gelmiş ama hiçbiri Gönül kadar aklını çelmemiş, içindeki oyuncuyu gıdıklamamış. “Zoru seviyorum.” diyor, kararını nasıl verdiğini açıklarken. “Hep kendi içinde güçlü kadınları seçmeye çalıştım. Gönül de çok güçlü bir kadın aynı zamanda dönüşümünü oynamak oyuncuyu diri tutabilecek, denenmesi gereken bir rol.” diyor.
Gökçe Bahadır sıcak bir kadın. Doğal. Kendini saklamadan konuşuyor. Cümlelerini tek seferde söylüyor, hesaplamıyor, ağzından çıkanı düzeltmiyor. “Yalnız bunu yazmayalım.” diye uyarmıyor. Saçları daha kısa. İzlediğiniz gibi Figen kesiverdi, değişiklik olsun azıcık ferahlasın Jülide diye.. Narin.. Ses tonu güzel. En kontrolsüz anda bile sesi kelimeleri bir çırpıda akıtıveriyor. Malum, bir kadında ses tonu önemli..