Çoğunlukla set ziyaretlerinde sohbet esnasında birkaç kez, “Rahat olun sadece izlenim yazacağım.” diye uyarırım oyuncularla aramızda oluşan “güvenlik mesafesi”ni kırmak için. Bu kez gerek kalmıyor. Gökçe’yi makyaj için içeri aldıklarında Onur Saylak ile yalnız kalıyoruz.
Tekin’i seçmenin çok cesaretli bir karar olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda da Onur Saylak’ın ekran yolculuğundaki rotasını değiştiren de bir adım olacak. Ekranda hoş ve boş roller oynayan jönden, karakter yaratan adam sınıfına geçiyor Tekin sayesinde.. Sinemada çoktan teslim ettiğimiz “iyi” etiketini gecikmeli de olsa ekran seyircisi de takıyor yakasına, en yaldızlısından. İnsan da merak ediyor, neden bu akışın içinde çalkalanıp zaman kaybettiğini. “Ancak zamanı geldi. Eğer o işleri yapmasaydım bugün gönlüme göre rolleri seçecek hale gelemezdim” diyor. Sektörün takıntılı halde bir performansa sarıp tek tip roller için kapı çalmasını konuşuyoruz. “Şimdi bundan sonra da Tekin gibi arızalı roller gelecek.” diyor. Haklı mı, göreceğiz. Elbette ve umarım bunu görmek için sezonlarca bekleriz..
“Tekin’in başarısı çok iyi yazılmasında.”, diyor. “Ben, hadi dediğinde dönüp role giren tip oyunculardan değilim. Karakteri anlamam, onun her halini bilmem lazım. Şimdi Tekin’in her halini biliyorum. Hadi dediğinde Tekin olabilirim çünkü hakimim ama bu sürecin altının doldurulması için karakteri hayal edenden de yardım almam lazım. Tekin çok iyi yazılan bir karakter. Her köşesini dolu dolu yazıyorlar.” diyor. Telefonu çalıyor. Biraz ileri doğru giderek konuşuyor. Sesindeki tonlamadan ikizlerden biriyle konuştuğunu anlıyorum. Ne kadar tutkulu bir baba olduğunu okuduklarımdan biliyordum şimdi duyuyorum da.. Gözleri parlayarak dönüyor yanıma..
Erkenden güne başlıyor, mutlaka çocuklarına zaman ayırıyormuş. Sonra çekimler. Tek repo gününe istiflenen röportajlar ve hayatın diğer koşturmalı, keyifli akışı. Maraton gibi bir hayat. Lakin her saniyesinden zevk aldığı da belli oluyor. Bir kısa metraj filmi var an itibariyle ülke ülke, festival festival gezen. Bir de uzun metraja hazırlanıyor. Anlayacağınız Onur Saylak kariyer yolculuğunu kamera arkasına da taşımaya kararlı. Yaratmak için doğup, kodlanmış. İlk cümlesinden anlıyorsunuz. “Geç başladım.” diyor ama asla koşmuyor. Sesine, beden diline sinmiş o güzel sakinliği fena halde seviyorsunuz.