Gün bitmedi ama gece sahnelerini çekmeleri gerekiyor. Programa uyabilmeleri için evin camlarını siyah fon beziyle kapatıp “Gece-İç” sahnelerini çekmek için hazırlık yapıyorlar. Hatırla Gönül iki ekiple çekim yapıyor ama hâlâ tek gün repo ile çalışıyor. Hatta zaman zaman iç içe bölüm çekiyorlar. Mesela 6. bölüm ile 7. bölüm çekimleri birlikte çekilecek yarından itibaren..
Hazırlıklar yapılırken yönetmen Neslihan Yeşilyurt da sete geliyor. İkinci bölümü izlediğimden beri merakla tanışmak istiyordum. Neslihan Yeşilyurt ekran müdavimlerinin Karadayı’dan hatırlayacağı bir isim. Uluç Bayraktar ile uzun yıllardır çalışıyor. Hatırla Gönül’de ilk kez kendi dünyasını kuruyor. Ve o da bir Cihangirli.. Yüzü yabancı gelmiyor. Rejisini çok beğendiğimi söylüyorum. “Çok çalıştık Gül Hanım’la bu işin anlatım dilini oluşturmak için.” diyor. Gençler ne kadar tevazu sahibi, insan hayret ediyor. Hatta sektörün geleceği için umut da doluyor.
Çayı limonlu içiyor. Ufaktan bir tansiyon problemi hasıl olmuş. Ne yenir, ne içilir odaklı gelişiyor sohbet. Kurduğu dünyayı o kadar sevdim ki hemen cin fikirli bir soru soruyorum, “Ne olacak mesela yarın Uluç gel derse mesela?” diyorum. “Demez, belki sinema çekersek..” diyor. “ULUÇ BAYRAKTAR SİNEMA FİLMİ ÇEKSİN!” diye bağırmak istiyorum. Bağırmadan fikrimi belirtiyorum. Şaşırtıcı bir şekilde de elinde bir hikaye olduğunun tüyosunu alıyorum.
Neslihan Hoca sete gelir gelmez hemen bir sahne çekmeye hazırlanıyor. Arada da ertesi gün çekilecek bir diğer sahneyi konuşuyorlar. Çayından son yudumu alıyordu ki reji onu sahneye, beni de karavana çağırıyor. İkinci gün uzun uzun konuşmak üzere vedalaşıyoruz. Karavana doğru gidiyorum. Zaten biraz daha dışarıda kalsam soğuktan öleceğim sanırım. Sayın senaristler, önümüz kış daha çok ve dahi HEP iç sahne yazalım, Akbaba çok soğuk, pls ^.^