İlişkiler, bebekler gibidir. Aşık olduğunuz an, doğum anıdır. Sonra besler, altını değiştirir, uyutursun. Ağlar! Hiç durmadan, bilemezsiniz sebebini. Altına bakarsınız temiz, süt verirsiniz içmez, iki pışpışlarsın uyur kalır. Aaa, demek ki uykusu varmış, ondan ağlıyormuş dersiniz. Bir sonraki ağlama da yine aynı ritüel, sonra tekrar, sonra tekrar. Bir süre sonra fark edersiniz, tonlaması farklıdır her ağlamanın aslında. Tanımaya başlarsınız bebeğinizi. (Bu kısmı eşimden kopya çektim. Bana hep aynı tonda ağlıyormuş gibi geliyordu.) Sonra yarım yarım kelimeler söyler, anlamaya çalışırsınız. Emekler, doğrulmaya çalışır destek verirsiniz. İlk adımını atar sevinirsiniz ama bir korku düşer içinize, aman düşmesin diye paniğe kapılırsınız. Hastalanır, ateşi çıkar, sabaha kadar gözünüzü kırpmadan başında beklersiniz. Emek verirsiniz, zaman harcarsınız çünkü seversiniz, emek verdikçe sevginiz artar, o da sizi sever. O yüzdendir bebekler annelerinin kuyruğu gibi peşinden dolaşırken, babalarına o kadar pas vermezler. Çünkü gerçek emek ve zaman anneye aittir. Özetle ne kadar emek, o kadar sevgi.
Kiralık Aşk’ta Defne ile Ömer birbirini ne kadar tanıyor ki evleniyor
616
Önceki gönderi