Nazlı, içinde Amazon kadını ruhunu da taşıyan dişli, post-modern bir Polyanna gibi. Tersi pis ve bir yandan hemen düşebiliyor ama yine de içinde hep bir umut var. Sen onu nasıl yorumluyorsun? Kağıt üstündeki Nazlı ile bugünkünün arasında ne gibi farklar var?
Nazlı kağıt üzerinde yoruma açık bir karakterdi. Birçok yöne çekilebilirdi ki zaten beni de kendine çeken bu yanıydı. Benim önceliğim onu ilk başta kendiyle mutlu bir kadın yapmak oldu. Sonra da sıra onu yaratımı seven bir kadına evirmeye ve tüm davranışlarını o temele oturtmaya geldi. Evde, işte, ilişkilerde… Şu an Nazlı bir geçiş döneminde, kendine yabancı gibi. Kurduğu her şey yıkılıyor ve yenilerini kuruyor ama ölçtüğü biçtiği kimsenin üstüne oturmuyor. Ben de onun, bununla yüzleşmesini istiyorum.
Malum karakterinin bir de güzel yemek yapma misyonu ile Japon kültürüne olan ilgisi söz konusu. Setten önce ikisiyle aran nasıldı? Bu yönden bir hazırlığın oldu mu?
Japon kültürüyle hiçbir alakam ve de ilgim yoktu. Nazlı’yla birlikte rotama bir Japonya turu ekledim (gülüyor.) Yemek yapmaksa beni çok eskiden beri besleyen ve bana iyi gelen bir eylem. Doymak ve doyurmak çok enteresan dürtüler barındırıyor ve bunu seviyorum.