Naz Elmas Özmandıracı, 16 Haziran 1983 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Naz Elmas Özmandıracı
Doğum Tarihi: 16 Haziran 1983
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.65 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: İkizler
Göz Rengi: Mavi
Eşi: Erol Özmandıracı
Kardeşleri: Aslı Elmas, Açelya Elmas
Instagram: https://www.instagram.com/_nazelmas_/
Evcil Hayvanları: Köpeği var.
Ailesi: Pedagog bir anne ve reklamcı bir babanın kızı, kendisinden sekiz yaş büyük bir ablası var; Aslı Elmas. Ayrıca, yine kendisi gibi oyuncu olan Açelya Elmas da üvey kız kardeşi. 2019 yılında Esma Sultan Yalısı’nda iş insanı Erol Özmandıracı ile evlendi.
Eğitim hayatı: İlköğrenimini 50. Yıl Cumhuriyet’te okudu. Liseyi Özel Kalamış Lisesi’nde okudu. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına ‘Haziran Gecesi’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? Özcan Deniz ile başrolü paylaştığı aynı zamanda ilk televizyon deneyimi olan ‘Haziran Gecesi’ dizisinde canlandırdığı ‘Havin Kozanoğlu” karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Hırslı, mütevazı, doğal, sempatik.
Sosyal: Rutin bir hayatı var. Zamanını, sorumluluklarına ve keyif aldığı aktivitelere ayırıyor. Ailesi ve arkadaşlarına da zaman ayırmayı seviyor. Çok yerinde oturabilen biri değil.
Düşünce yapısı: Ünlü olmak gibi bir hayali hiç olmadı. Hatta dizi oyunculuğunu bile düşünmüyordu, hep tiyatro yaparım diye düşünürdü “Bendeki tek takıntı, yapabildiğimin en iyisini yapmaktı. Mütevaziyim hep , çabuk utanırım, övgüye ya da ‘öyle yeteneklisin, böyle güzelsin’e pek gelemiyorum. Hele kendimi hiç anlatamıyorum, bana göre ayıp bir şey insanın kendini beğenmesi. Güzellik önemli bir şey değil; aslolan nasıl biri olduğun, içinin iyi olması! Beni övüp beğendiklerinde utanıyorum. Övülmek ve beğenilmek konusunda pek havalı olamadım.”
İlk sinema filmi: Ömer Faruk Sorak / G.O.R.A
Hayran olduğu kişi: Ressam Sandro Botticelli’ye müthiş bir hayranlığı var. “Botticelli resimde kendi tarzından ödün vermemiş, belirli noktalarda gerçek dışı duruş ve biçimler yaratırken özgünlüğünü korumuştur. kendinden ödün vermeyen sanatçılara ayrı bir düşkünlüğüm ve hayranlığım var. Ayrıca Botticelli’nin benim için sanat ve mitoloji olarak birleştiği yer Venüs’ün doğuş eseri. Andy Warhol’da en beğendiğim sanatçılardan. Onun yaptığı Venüs tablosu ve en sevdiğim müzik grubu Rolling Stones ve Beatles’ın albüm kapakları da muhteşem.”
Aşka bakışı: “Kolay aşık olamam. Çünkü kendime karşı çok saygım var. Bu durum yaşım ilerledikçe de ortaya çıktı. İki üç yıl önceki Naz değilim. O zaman yaşadığım aşkların aslında kendi yarattığım büyü olduğunu görüyorum. Daha gençken insan; karşısındaki erkeğin taktığı küpeye bile aşık olabiliyor. Olgunlaştıkça farkındalık devreye giriyor. Aşk konusunda ketumum. Dört, beş yıl boyunca aynı insanı sevebilirim. Aşk o kadar kolay vazgeçilebilecek bir şey değil. Pes etmem hemen. Çabuk sıkılmam ama birdenbire aşık olmayı da anlayamıyorum. Demlene demlene sevmek isterim. Karşılığında bir şey yapması da gerekmez. Aşk karşılıksızdır. Şahsen ben aşık olduğum insanın değişimlerini izlemeyi isterim. Onu zamanla birlikte tanımak isterim. Aşkı kibar yaşamamız gerektiğini düşünüyorum. O bir beyefendi, ben ise bir hanımefendi olmalıyım. Onun bir erkek, bir beyefendi olduğunu hissetmeliyim. İçten gelen bir hassasiyetten söz ediyorum.”
Hayata bakışı: Hayatı çok ciddiye almıyor, o kadar ciddiye alınacak bir şey olduğunu da düşünmüyor. “Hatta bu hastalık derecesindeki mükemmelliyetçiliğimi bazen böyle törpülemeye çalışıyorum. Ama yine de en iyisini ben yapayım, en iyisi bende olsun işin isterim. Tevekkül ediyorum, hayat için elden gelen çabayı gösteriyorum, ama o kadar da kaygılanmıyorum açıkçası. Gülmeyi çok seviyorum, çok eğlenceli biriyimdir. Biraz uğraşsak, gülme krizine girerim, çıkamayız. İçinde zeka, deha gerektiren, barındıran şeylere gülüyorum. Ama bazen kayışın manasızca koptuğu da oluyor.”
İş hayatına bakışı: Rollerini severek seçiyor, sevmezse oynamıyor. Böyle bir lüksü olduğunu düşünüyor. İlla çok tutması, illa çok reyting alması gerekmiyor. Ayrıca, reyting sistemine de güvenmiyor. Reyting için istifini bozmuyor. “Reyting meyting umurumda değil. Sevdiği işi yapan şanslı insanlardanım. Çünkü çok küçük yaştan beri ne olmak istediğimi biliyorum; ailem de beni hep destekledi. Bana hep izin verdiler; piyano dersleri, tiyatro eğitimi aldım. Hobi olarak yapmak değil, en büyük enstrümanım olan kendimi, işimi yapmak istedim. Oyun konusunda çok açgözlüyüm, her rolü, içimin kalbimin kabul ettiği her rolü oynamak istiyorum. İstediğim rolleri oynamak büyük lüks. Biraz takıntılıyım. Verilmiş bir rolü deli gibi çalışırım; polis rolündeysem mesela; polisi gerçekten bilirim. İçte feci bir disiplin var. Kontrol hastası bir halim de var.”
Kariyer planı: Mezun olduğu, Yeditepe Üniversitesi’nde ders veriyor. Aynı zamanda ‘Verynazz Shoppe’ adlı markasıyla moda sektörüne de girdi. Gelen sinema filmi teklifleri konusunda ise çok ince eleyip sık dokuyor, benzer rollerde oynamamayı tercih ediyor. “Dizilerde çok çeşitli konu oluyor ve her hafta neredeyse bir sinema filmi çekiliyor. Dizilere konu dayanmıyor, o karakterin başına bin bir türlü şey geliyor. Sinema filmlerinde ise, daha önce dizilerde canlandırdığım rolün tekrarı olmamış olması gerekiyor benim için. En büyük kriterim bu. Daha önce oynadığım role benziyorsa, sonra gelen rolü kabul etmem. Ben sinema filmlerinde daha önce hiç olmadığım, bilmediğim bir rolü canlandırmak istiyorum. Farklı rolleri oynama derdindeyim. Yeditepe Üniversitesi’nde işe ilk dönem tiyatro bölümünün kurumsal derslerinden biri olan Mitoloji dersi vermekle başladım. İleride kamera önü oyunculuğu eğitimlerimize başlayacağız. Oyunculuk benim ana mesleğim. Tiyatro kökenli olduğum için sadece televizyon dizileri veya sinema filmleri değil, tiyatro da yapabilirim. Benim tempom her zaman böyle. Çalışmak, yeni şeyler öğrenmek, üretmek ve her an bir meşguliyetimin olması beni çok zinde tutuyor. Bunların yanında yaptığım daha birçok başka şey var. Oturmayı, boş durmayı hiç bilmem ben.”
Gelecek Hayali: Hırslı değil ama kendine göre hedefleri ve amaçları var. “Bu işte hırstan ziyade istek bitmemesi gereken bir şey. Oyunculukta gönüllü ve istekli olmak çok önemli. Çünkü oyunculuk hiçbir zaman ‘Bittim ve oldum’ diyemeyeceğiniz bir meslek. Sürekli kendini geliştirmen gerek. Benim de bu istek içimde bitmiyor. Gerçek bir olaydan alınmış bir karakter ya da bir sanatçının hayatını, otobiyografisini oynamak bana çok büyük heyecan ve keyif verir. Nedense oyuncu da olsam bir filmin gerçek hayattan esinlenerek çekildiğini öğrendiğim zaman beni daha çok etkiliyor.”
Dizi mi? Tiyatro mu? Tiyatroyu ayrı bir yere koyuyor. “Hepsinin yeri çok ayrı. Dizide oyununuz kadar saçınızı, makyajınızı, kostümünüzü de düşünmek zorundasınız. ’Oyununu bıraksana, şuradan güneşin batımını alalım’ diyebiliyorlar. Parçalansanız da o an oyunculuğunuz bir yere kadar önemli. Sahne kadar kutsal ve saygı duyduğum bir başka yer yok. Sahne oyuncuları kadar eli öpülesi insanlar da yok. Tiyatrocular benim için çok değerli. O yüzden dizi oyuncularını ’sahneye davet edelim’ diyorum. Esas kitleye hitap etmek budur. Canlı performansın tek materyali sizsiniz; hiç kimse hatalarınızı örtemiyor. Bir sahne sanatçıları bir de doktorlar benim için çok kutsal. Kariyerime bir diziyle başladım ama kendimi asıl ispat edebileceğim yer sahne. Tiyatro hayatımda mutlaka olacak. Birebir oynamak istiyorum. Şu anda hiç kimse benim birebir nasıl rol yaptığımı bilmiyor. Er ya da geç yapacağım; kendimi orada ispat edeceğim!”
Kimlere hayranlık duyar? Dünyada bir erkek oyuncuyu canlandırması istense hiç tereddütsüz, gözü kapalı Edward Norton’u seçerdi. Yabancı oyuncuya hayranlık duyuyor.
Hangi Türk yönetmenleri beğeniyor? Zeki Demirkubuz, Yavuz Turgul, Derviş Zaim ve Nuri Bilge Ceylan. “Ozan Güven ile ben Zeki Bey’in bir projesinde yer almıştık. Bu çalışma benim için güzel bir deneyim olmuştu.”
En sevmediği özelliği? Mükemmelliyetçilik ve kontrol. Çocukluktan beri hep böyle.
Modayı takip eder mi? Daha çok zamansız parçaları seviyor ve alıyor. Bu parçaları kendi stilinle ve giyim tarzıyla kombinliyor. “Trend olan şeyleri takip ederim ama öyle kendimi kaptırıp da deli gibi peşinden koşmam. Marka takıntım yok. İlle de benim stilime hitap eden parçalar olmalı. Yoksa benim tarzımın dışında, dünyanın en iyi tasarımcının ürünü bile olsa kesinlikle almam.”
Stili nasıl? Stilini hem Chanel kadınına hem de Kate Moss’a benzetiyor. “Üzerimde ikisinin de izlerini taşıyorum. Güne başlarken önce kendimi nasıl hissettiğime, sonra o gün nerede ve nasıl bir ortamda olacağıma bakar, ona göre karar veririm. Aslında klasikçi biriyim. Ev dekorasyonunda da günümüz modern eşyaları, objeleri,antikalarla karıştırmayı çok seviyorum. Özel yaşantımda ve katıldığım ortamlarda genellikle bu iki stili bir arada yansıtırım.”
Hangi filmden etkilendi? ‘Game of Thrones çok severek ve ilgiyle izlediği bir dizi ayrıca, ‘Black Mirror’, Oscar filmlerinden ‘The Wife’ ve ‘The Favourite‘ i da muhteşem buluyor. Michael Douglas ve AlanArkın’ın büyük hayranı olarak ‘Kominsky Method’ ve ‘Artful Living’i de takip ediyor.
Neye para harcar? Ayakkabı tutkusu var. “Ayakkabılarımı çok özenerek ve arayarak alırım. Ayakkabıya yatırım yapmak hiçbir zaman gereksiz gelmedi bana. Seviyorum. Zamansız parçaların başında ayakkabılarım geliyor. Hepsi genelde birbirine benzer renk ve tarzda.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2019 – Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz / Sevda Meftun
2018 – Bahtiyar Ölmez / Handan
2016 – İstanbul Sokakları / Sibel
2015 /2016 – Kördüğüm / Didem
2014/2015 – Filinta Bir Osmanlı Polisiyesi / Azize
2014 – Merhamet / Ahu
2013 – Güzel Çirkin /Nazlı
2012 – Ustura Kemal/Angeli
2011 – Ay Tutulması /Ayla
2011 – 2012 – Bir Ömür Yetmez / Melek
2009 – Nefes / Nefes
2008 /2009 – Doktorlar / Eylül Soner
2007 /2008 – El Gibi / Ece
2006 /2007 – Candan Öte /Gülen
2004 / 2006 – Haziran Gecesi /Havin Kozanoğlu
SİNEMA FİLMLERİ
2018 – Tut Yüreğimden Anne / Sibel
2015 – Bizim Hikaye /Nesrin
2014 – Stajyer Mafya / Canan
2011 – Ya Sonra / Burcu Doğan
2004 – G.O.R.A / Erşan Kunteri’nin sekreteri