Ana sayfa Foto Galeri Adı Efsane dizisinin güzeli Almila Ada, çok endişeli!

Adı Efsane dizisinin güzeli Almila Ada, çok endişeli!

tarafından ker_def

almila-ada1

● Kapanış jeneriği akmaya başladığında adının çıkmasını bekledin mi?
Evet, bekledim hatta fotoğrafını çektim (gülüyor.) Sinemadan çıkınca da etrafımdakilere “Gördün mü? Ben vardım bu filmde” tadında bir şeyler geveliyordum. Ayaklarım yerden kesilmişti. O zamanlar bana başka bir cast direktörü de menajer bulup çalışmamı önermişti. “Ek iş olarak yaparsın, figüranlıktan başlayıp yıldız olan çok isim var” demişti. Ben çok gönüllü değildim o zaman. Hatta “Acaba mankenlik mi yapsam?” derken kendimi o dünyanın içinde buldum. Annem de modacı, birkaç markayla çalıştım. Sonra bir filmde küçük bir rolde yer aldım ve oyunculuğun hafiften hoşuma gittiğini fark ettim (gülüyor.) O dönem Paris’teydim ve İngilizce dersi veriyordum bir yandan. Audition’a gidiyor, arada da mankenlik yapıyordum. Bu sefer iş bulmanın zor olduğunu gördüğüm için Türkiye’ye dönmeyi düşündüm. Gelmemle birlikte bir aile dostumuzdan Kaderimin Yazıldığı Gün için teklif geldi. Dizinin ilk yönetmeni Ulaş İnaç’tı. Aslında opera sanatçısı. Altın Portakal ödüllü Türev adında çok da güzel bir filmi var. Fransa’da çalışmış ve Pina Bausch’ta şarkı söylemiş. Bu tarz ortak noktalarımızın olması beni oyunculuğa daha da ısındırdı. Halbuki dizi yapmak aklımın ucunda dahi yoktu. Hatta o dönem bale okulu açmayı çok istiyordum. Fakat oyunculuk aklımı fena çeldi. Diksiyon ve kamera önü oyunculuğu eğitimi aldım. Bir yandan da bale ve piyano dersi vermeye devam ettim. Sonrasında Kırgın Çiçekler’de 10 bölüm rol aldım ve onun bitmesinden bir hafta sonra da Adı Efsane geldi.

● Bu kadar yoğun bir bale geçmişinden sonra oyunculuğa adapte olmanda herhangi bir zorlukla karşılaştın mı?
Aslında pek karşılaşmadım. Ancak balede şöyle bir durum var; çok güzel ve de estetik bir sanat dalı. Sahnede izlediğin her şey güzel ve kusursuza yakın. Ancak baleden çıktığın an televizyon veya modern sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenmeye başladığında ortaya “çirkin olma” durumu çıkıyor. Bunu fiziksel görünüş açısından söylemiyorum. Mesela bale sanatı açısından düşündüğünde yere düşmek çirkin bir durum. Robotik denilebilecek estetik algısı bale dışındaki sanat dallarında pek yok. İşte, bu çirkinlik kavramı beni zorlamıştı başlarda. Yoksa makyajsız çekmişler, saçım kötü durmuş vs. durumlara takılmam. Adı Efsane’de Melis’in vurulduğu bölümde makyajsız oynadım mesela.