Milliyet Blog yazarlarından Anibal Güleroğlu da köşesinde bu duruma dikkat çeken çarpıcı bir yazı kaleme aldı:
‘Türk Malı’nın gerçeği…
‘Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı’ demiş atalarımız ya… İşin doğrusu yenilerin bir şeye benzemediği yerde eskilerin değerini yabana atmamak gerektiği. Öte yandan ‘Gençler ümitleriyle, ihtiyarlar anılarıyla yaşarlar’ diyen Fransız atasözünü de dikkate almak lazım tabii. Zira hangi konuda olursa olsun eskiye takılı kalmadan ileriye bakabilmek önemli.
Bu ikilemde en iyi seçenek, eskilerden ders alıp yaratıcılığı hedeflemek galiba… Yani günahıyla, sevabıyla eskinin yol göstericiliğinde yeni ufuklara açılmak! Gel gör ki, insanların tercihi kolaycılıktan yana. Yeni ufka açılmak için yaratıcılığa yönelmek yerine eskinin mirasını tüketmeyi tercih ediyor.