Ana sayfa Dizi Haberleri Vatanım Sensin dizisinin meydan okuyan yönleri!

Vatanım Sensin dizisinin meydan okuyan yönleri!

tarafından ker_def

vatanimsensin9

Benim için dizinin Kurtuluş Destanı’nı anlatan tek hikaye Cevdet üzerinden ilerlemekte. Cevdet’in hikayesiyle keskin muhakeme gerektiren, aklın hakim olduğu, zekanın cirit attığı, gücün bilekten değil sağlam zihinden geldiği çok ayrı bir mücadele izliyoruz. Hamilton, Cevdet, Yakup, Eşref ve Miralay Tevfik arasında satranç hamlelerine dönüşen hikaye Kurtuluş Destanı’nı yazan güce, bilek kuvvetiyle bütünleşmiş zekaya ve Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün dehasına saygı duruşu adeta. Cevdet’i bu dehanın yansıması olarak görüyor ve büyük keyifle izliyorum. Cevdet’i asıl zorlayan her daim nefsini ve zihnini temiz tutmak zorunda olduğu halde ailesinin ahmakça cesareti nedeniyle karşılaştığı zorluklar. Sürekli Cevdet’in başına fazladan sorun çıkaran aile bireyleri, sadece Hilal’in samimi mücadelesini acemileştirmiyor aynı zamanda seyirci gözünde Kuvayı Milliye ruhunu da zedeliyor. Ailenin Cevdet’in ajan olduğunu bilmemesi, bilmelerinden daha çok zarar verir hale geldikçe senaryonun iskeleti sallanıyor.

Cevdet’i zorlamayan tek aile bireyinin Yıldız olduğu gerçeğinin altını çizmek isterim. Cevdet’in gözlerinde huzuru gördüm demesi bundandır. Yıldız’ın işgali sorgulamasının, Yeşilçam filmlerinin kadını anlatmakta zorlanınca başvurduğu iyi-kötü kadın klişesinden uzaklaşması gerekir. Senaryo kendisiyle ne yapacağını bilemeyen Hilal’in karşısına kadınlığını gizlemekten korkmayan, isteklerini söylemekten çekinmeyen ve Hilal’in yöntemlerini sorgulayan ablası Yıldız’ı koyar. Yıldız bir yandan da Hilal’in adım atmaya cesaret edemediği ilişkinin peşinden gideceğini açıkça söyler. Yıldız, Kordon ve Türk mahallesi arasındaki görünmez sınırı fütursuzca geçmesiyle, Batı imgelerine, mekanlarına, yaşam biçimine ve kıyafetlerine ilgisiyle bir ‘öteki’ tarifidir. Halbuki Yıldız, bir nevi Cevdet’in yaptığını yapmakta ve ancak forması değişince masum ve genç canlara kıymasının karısını rahatsız etmesindeki riyakarlığı veya Eşref Paşa’ya “Yakılan köylerine karşılık yakıyorlar,” derkenki iç hesaplaşmasına benzer bir sorgulamayı tekrarlamaktadır. Kendileri adına yüzlerce yıldır karar veren bir düzen ve yönetim nedeniyle bireysel olarak acı çekmeleri, aşık olup söyleyememeleri veya ölmeleri mubah mıdır? Bu haliyle sanılanın aksine Hilal’den çok Yıldız babasına benzemektedir ve Hilal’den daha çok babasına yardım etmektedir.