– Bir kadın olarak anlıyor musunuz bu geçişleri?
– Anlıyorum. Ben de öyleyim. Kızdığım zaman çok fevri tepkiler veriyorum. Çabuk kızıyorum, 10 dakika sonra düşünebiliyorum. Sinirlenince karşımdakine ‘Seni sevmiyorum’ derim. Düşünmeden hareket ederim. Mavi kendini intikam üzerine yetiştirmiş, öyle beslemiş. Yaşayamadığı her şeyi bu intikam duygusuyla besliyor.
Okuyamadım çünkü abim öldürüldü, İstanbul’a geldim teyzemin yanında üvey evlat gibi yaşıyorum çünkü abim öldürüldü, tekstil atölyesinde çalışıyorum çünkü abim öldürüldü… Çünkü abisi onu okutacaktı, kurtaracaktı, önüne güzel bir dünya açılacaktı… Ama bunlar olamadı. Hayalleri yok oldu. Bu duyguyla büyüyen ve yetişen bir kız Mavi. Ama hesap etmediği bir şey var ki, o da aşk! Hangimiz hesap edebiliyoruz ki? Çat diye geliyor ve tüm dengelerin alt-üst oluyor. Mavi’de de aynısı oluyor. Hiç yaşamadığı ve tecrübe etmediği bir his. Ne yapacağını bilmiyor.
– Aşkın kimden geleceği de belli olmuyor.
– Hepimizin öyle bir durumda yaşadığı “Ne oluyor ya?” hissi var bu kızda. O yüzden seviyorum Mavi’yi…
– En çok neye dertlenirsiniz?
– Dertlendiğim birkaç bir şey var elbette. Ama çok büyük acılarım, kederlerim yok. Çok üzüldüğüm, üstesinden gelemeyeceğimi sandığım şeyler yaşadım ama üstesinden geldim. Her şey atlatılıyor. Zamanla bu da geçecek dendiğinde, geçiyor. Zaman bu neyi çözebilir diye kötümser bakan biriydim ama gördüm ki, zaman ilaç. İzi kalsa da zaman siliyor.