Geri kalan zamanda da dinleniyoruz. Çünkü havalar soğudu ve üşümeye başladık. Biz birodanın içine kapanarak dizi çekmiyoruz, buradaysak buranın güzelliklerini de göstermemiz gerekiyor.
– ‘Herkesin rüyası oyunculuk aslında epey meşakkatli bir iş’ mi diyorsunuz?
– Bugün siz de şahit oldunuz tempomuza… Sabah dokuzda setimiz başladı, akşam dokuzda sizinle burada oturup sohbet edecek fırsatı bulabildim. Akşam yemeğimi henüz yemedim. Oyunculuk sevmesen yapılmayacak bir iş! Deli olman lazım…
Ama ben o kadar çok seviyorum ki yaptığım işi, bu yorgunluk bile keyif veriyor. Sinirlerimizin çok bozulduğu ve dayanamayacak noktaya geldiğimiz anlar elbette oluyor ama yaptığın işe, ortaya çıkan esere baktığında hissettiğin duygu tatmin, keyif… Üstelik bu dizide ortaya öyle güzel bir iş çıkardık ki, altı haftadır seyirci bize bunu hissettirdi. Aşk ve Mavi eksi dokuz derecelerde çalışmamıza, gün aydınlanmadan uyanmalarımıza değdi… Bundan büyük mutluluk yok benim için.
– Normal şartlarda kaçta kalkmaya alışkınsınız?
– Uyumayı çok severim. Öğlen birden önce kalkmazdım. Gece çok geç, üç dört gibi yatmak ve geç kalkmak en büyük keyfim. Ama burada farklı bir düzende yaşıyoruz. Ve artık vücut erken kalkmayaalıştı, izin günümde bile erkenden kalkıyorum. Bu dizi farklı bir hayat tecrübesi kattı bana.