Baran Bölükbaşı, 1 Mayıs 1994 tarihinde Hatay’da doğmuştur. Türk dizi, sinema oyuncusu ve müzisyen.
Adı: Baran Bölükbaşı
Doğum Tarihi: 1 Mayıs 1994
Doğum Yeri: Hatay
Boyu: 1.75 m.
Kilosu: 71 kilo
Burcu: Boğa
Göz Rengi: Kahverengi
Instagram: https://www.instagram.com/baranbolukbasii/
Ailesi: Hatay İskenderun’da doğdu büyüdü. Annesi ev hanımı, babası sağlık çalışanı. “Çocukluğumun bir kısmı Adana’da bir kısmı Antalya’da geçti. Liseden sonra çocukluk hayalim olan oyunculukta eğitim almak için 2014 yılında Beykent Üniversitesi Konservatuarı’na girdim. Aslında çocukken bir dönem pilot olmayı istedim. Antalya’ya sürekli tatile giderdik. O dönemde de tabii İskenderun küçük şehir, uçak bile geçmiyordu. Ders dinlerken sesi duyduğum an cama yapışıp bakardım. Antalya ve Adana’ya gittiğimizde havaalanına vardığımızda uçakları gördüğümde çok etkilenirdim. Galiba buradan geliyor pilot olma tutkum. Büyük bir makineyi bu kadar küçük bir bedenin kullanması çok garip gelirdi. Mesela otobüslere de aynı şekilde merakım vardı. Sonrasında ise bu tutkunun yerini müzik ve oyunculuk aldı. Bunda babamın etkisi büyüktür. Söz konusu sinema, tiyatro ve televizyon olduğunda babamı örnek alırım. Muazzam bir ilgisi ve de bilgisi vardır. Sadece izlemekle de kalmaz, karakterlerin taklidini yapardı.
Mesela Vizontele’nin Deli Emin’i bunlardan biridir. Ben de sanki ailemde bir yer bulabilmek için benim de o taklitleri yapmam gerektiğine inanırdım. Bu, benim için bir tohum oldu. Sonrasında oyunculuk yapmak istediğimi fark ettim. Müziğe olan ilgim çocukluğumdan geliyor. İlkokul üçüncü sınıftayım, o dönemde de anneannemin iki katlı bir evi vardı. Alt katında da iki oğlu ve kızıyla birlikte kardeşi oturuyordu. Onur ve Uğur Abi spor ve müzik meraklısıydı. Mesela Athena’yı ilk onlardan duymuştum. Onur Abi gitar çalardı, annemler de izlerdi hayranlıkla. O gitarı bıraktığı an ben alırdım elime ve çalmayı denerdim. Birkaç şarkıyı öğretti bana. Sonrasında ilk gitarımı babam aldı. Kursa gitmeye başladım. Adana’ya taşınınca kursa bırakmak zorunda kaldım. Orada şehre adapte olmakta çok zorlanmıştım ve o noktada kaçışım müzik oldu. Kendi kendime tam anlamıyla öğrendim gitar çalmayı. Hiç bırakmadım müziği o günden sonra.”
Çocukluk yılları: Oyunculuk her zaman çocukluk hayaliydi. “Küçükken arkadaşlarıma ve aileme toplantılarda sürekli filmlerden replikler söyler ve tiplemeler yapardım. İlk olarak Antalya’da özel bir tiyatro kursunda eğitim aldım. Daha sonra İstanbul’a gelerek Beykent Üniversitesi’nde oyunculuk ve kamera önü oyunculukla ilgili özel eğitimler aldım. Yolculuğum İskenderun’da başlıyor ve 10 yaşıma kadar da orada devam ediyor. Bir sonraki durak Adana, babamın işi dolayısıyla yaklaşık altı yıl orada yaşadık ve ardından ver elini Antalya. Bir o kadar da Antalya’da kaldık ve liseden mezun olduktan iki yıl sonra İstanbul’a geldim. Beykent Üniversitesi’nde oyunculuk eğitimi almaya başladım.”
Eğitim hayatı: Beykent Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldu. Antalya Replik Sanat Okulları ve Cüneyt Sayıl Oyunculuk Atölyesi’nde oyunculuk eğitimi aldı.
Hayatının dönüm noktası: 2016 yılında menajeri Ufuk Ergin ile yolları kesişti. Üniversitede okurken arada audition’lara gitti ilk kez Vatanım Sensin dizisi için audition verdi. 2017 yılında Adı Efsane projesi ile mesleğe ilk adımını attı. “Dönüm noktamı ilk işimde yaşadım. Tabii ki her mesleğin belli zamanlarda belli dönüm noktalarının olduğuna inanıyorum. Ve mutlaka başka bir dönüm noktamın daha bir yerlerde beni beklediğini biliyorum. Aslında Adı Efsane’ye dâhil olma sürecim de enteresan. Babam ciddi anlamda televizyon piyasasını takip eden biri ve benimle ‘Şu oyuncu gençliğinde şunu yapmış’ şeklinde otobiyografik bilgiler paylaşır hep. Henüz Adı Efsane için çağrılmamıştım ve ufaktan ümitsizliğe düştüğüm bir dönemdi. Babam da bir gün, ‘Erdal Beşikçioğlu gençliğinde basketbol oynamış, biliyor musun?’ dedi. Hani sanki ‘Acaba sen de bir sporla mı ilgilensen; oyunculuğun için de artısı olur’ mesajını vermeye çalıştı. Bu konuşmadan yaklaşık 10 gün sonra Adı Efsane geldi ve hakkında ilk öğrendiğim şey basketbolla ilgili olduğuydu.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2017 yılında, ‘Adı Efsane’dizisinde canlandırdığı ‘Fikret Yurdakul’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Son Nefesime Kadar’ dizisinde canlandırdığı ‘Emre’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Kendisiyle barışık bir kişilik. “Kişiliğimde değiştirmeye çalıştığım şeyler tabii ki var ve üzerlerinde çalışıyorum. Herkesin olduğu gibi benim de takıntılarım duruma göre değişebiliyor. Mesela ayakkabı çok severim, bir takıntıdır benim için. Fakat genelleme yapacak olursak büyük bir takıntısal egomun ya da egosal bir takıntımın olmadığını düşünüyorum.
Bazen bir üşengeçlik hali oluyor üzerimde. Onu atmak için mücadele ediyorum hep.”
Sosyal: Oyunculuk ve müzik haricinde iyi bir sporcu olmak ve belki akrobasi uçuş eğitimi alıp hobi uçuşları yapmak istiyor. Yoğun set temposundan geriye kalan zamanlarda, aktif olarak stüdyosunda müzik yapıyor. Bisiklet sürüyor. Arkadaşlarıyla vakit geçiriyor. “Boş zamanlarımı müziğimi ve şarkılarımı daha çok geliştirmek için kardeşim Saygun ile birlikte stüdyoda geçiriyorum. Güzel havalarda, sahilde bisiklet sürüyorum, spor yapıyorum. Bunun yanında konsere gitmeyi çok seviyorum. Sanatçıların canlı performanslarını izlemek bana keyif veriyor.”
Düşünce yapısı: Bir oyuncu olarak değil de, bir insan olarak toplumda bazı görevleri olduğuna inanıyor. “Oyuncular gibi göz önünde iş yapan insanlar olarak bu duyarlara daha dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir de insanlar bence para konusunu çok abartıyor. Evet, imkân sağlıyor, birçok kapıyı açıyor ama paraya verilen önem, kültürlenmeye verilseydi herkes parasıyla daha anlamlı, kendini ve ülke olarak zihinsel yapımızı daha ileri götürecek şeyler yapardı.”
Mutluluk kaynağı: Oldukça büyük bir hayran kitlesine sahip bundan mutluluk duyuyor. “Sevildiğini bilmek güzel ama bazen fazla sevgiyle karşılaşmak zor durumlara da yol açabiliyor. Sevmek daha mutlu ediyor.”
İlk sinema filmi: Ahmet Volkan Kocatürk/ 15/07 Şafak Vakti
Hayata bakışı: Gençlik yıllarında hayata karşı çok isyankar olduğunu belirtiyor. “Başlarda çok isyankârdım. Klasik bir ergendim diyebilirim. Ancak şu an iyi ki İskenderun’da doğmuşum ve Adana ile Antalya’yı gördükten sonra İstanbul’da hayata başlamışım diyorum. Dört farklı ilden kalıcı dostluklarım oldu. İskenderun küçük ve marjinal bir şehir. Bu anlamda çok farklı bir kültürün içine doğdum aslında. İskenderun’da sanatın yaşadığı ve de sanatla yaşanılan bir şehirdi. Zaten yanlış bilmiyorsam Türkiye’de en çok kitap okunan il İskenderun’muş. O küçücük şehirde üç tane stüdyo vardı, müzik kursu vardı. Müzikle ve tiyatroyla ilgilenen kitle oldukça kalabalıktı. Her birinin ayrı yararları oldu.”
İş hayatına bakışı: Müzik ve oyunculuk her ikisi onun için büyük aşk denilebilir. “Çocukluğumdan beri bir şeyi hep aşk ile yapmışımdır. Ya da yapmamışımdır. Müzikte, oyunculukta benim için gerçek aşk niteliği taşıyan meslekler. Bu yüzden bir tercih söz konusu olamaz. Henüz her şeyin çok başındayım. Zaten oyunculuktan bir şey anladığım an onunla amacımı bitirmişim demektir, bunu neden isteyeyim? Sektörün açılan farklı platformlarını destekliyorum. Oyunculukta kendi egonu bastırıp rolün egosunu çıkartmak gerektiğini Beykent Üniversitesi’ndeki tiyatro hocamızdan öğrendim. ‘Rolün egosunu çıkarın oyunun içindeyken, kendi egonuzu düşürün’ demişti. Bu nedenle önce o rolünün yaptığı her şeyin bir mantığı olduğuna inanmalısın. Çünkü bizim yaptığımız bir şeyi gündelik hayatta insanlar taklit edip yapabiliyor. Bu nedenle kendinden olabildiğince uzaklaşıp karakterine dönüşmelisin oynarken. İyi oyuncunun tanımını ben yapamam. Fakat iyi bir oyuncu olmak için her zaman gözlem yeteneğimi geliştiriyorum. Bana verilen roller üzerinde oldukça çalışıyor ve düşünüyorum. Ayrıca oyunculuğun yanı sıra sanatın başka kollarıyla ilgileniyorum ve bunun yeteneğimi geliştirdiğine inanıyorum. Profesyonel olarak kazandığım ilk parayla kendi masrafımı ailemin üzerinden aldım. Burada bir parantez açmalıyım. Kardeşim gerçek bir müzik dehası. Kendisi Antalya’da Güzel Sanatlar Lisesi’nde Müzik bölümünde okuyor. Ona bu tutkuyu, aşkı, yeteneğini aktarabileceği bir müzik stüdyosu kurdum odasına.”
Müzik kariyeri: Müzikle ilişkisi 6-7 yaşlarında babasının ona gitar almasıyla başladı. “Kuzenim Teoman ile çocukluğumuzdan beri müzikten vazgeçmedik ve başka enstrümanlar çalmaya başladık. Yeni müzikler keşfettik, besteler yapmaya başladık… ’Derdimiz Yok Sanki Öpüşürken’ adlı şarkımla oldukça iyi geri dönüşler aldık. İnsanlara dokunan hikayesi olan şarkılar üretmeye çalışıyorum. Her şarkıda ekibimle birlikte kendimizi geliştirmeyi hedefliyoruz ve çok ayrıntılı çalışıyoruz.”
Kariyer planı: Oyunculuk ile ilgili ilk hedefleri arasında, daha çok sinema filmi yapmak ve gerçek bir komedi dizisinde oynamak var. “Müzik kariyerim ile ilgili olarak ise, 2021 yılında 28 Records ekibimle birlikte müzik konusunda oluşum başlattık. Kardeşim Saygun, Antalya Güzel Sanatlar Lisesi’ni bitirdikten sonra Bilgi Üniversitesi Müzik bölümüne girerek İstanbul’a yerleşti. Onun da gelmesiyle ekibimiz tamamlandı. Oldukça yoğun bir üretim dönemine girdik. Şu ana kadar ortak ve solo olarak toplam 9 şarkı yayınladık. 2022 sonuna kadar iki albüm ve birçok single hedefimiz var. 28 Records’u geliştirip, müziğin her türüne kaliteli içeriklerle katkı sağlamak ve yeni sanatçılarla ilerlemek istiyoruz.”
Gelecek Hayali: “Yaptığım işin temelini, tarihini bilmem lâzım. Estetiğe güvenerek bir işe kalkışmak asla istemiyorum. Özellikle tiyatro ve sinema tarihi hakkında bilgi dağarcığımı genişletmek istiyorum. O konularda zayıfım biraz. Mesela ev arkadaşım hangi filmi kim çekti, izlememiş olsa dahi bilir. Hamurumu daha yumuşak kıvama getirerek her şekle bürünebilecek hale getirmek istiyorum. Geçmişte çok kitap okumazdım, şimdi kitap okumaya da başladım. Bir müzisyenin hayatını oynayacaksam eğer, Jason Becker’ın hayatını oynamak isterdim. Kendisi gitar virtüözü. 12 yaşında gitarı eline aldığından beri etrafındaki herkes yeteneğinin farkına varıyor ve 16 yaşında ilk profesyonel müzik grubunu kuruyor. 22 yaşında Lou Gehrig hastalığına yakalanıyor ve o dönemden sonra müzik yapamıyorum. Göz hareketlerine duyarlı bir bilgisayar sistemi kuruyor ve o şekilde müzik yapıyor.”
Örnek aldığı oyuncular kimler: Cem Yılmaz ve Sarp Apak oldukça beğendiği oyuncular. “Cem Yılmaz oldukça multi talented ve disiplinli bir sanatçı. Yazarlığı, çizerliği, yönetmenliği, oyunculuğu ve müzisyenliği beni çok etkilemiştir. Bunun yanında sanatın diğer kollarında da aktif olması ve desteklemesi örnek aldığım noktalar. Sarp Apak ise oyunculuğundaki doğallıkla onu rol- model almamda etkili oldu.”
Unutamadığı anısı: İlk dizi tecrübesi olan Adı Efsane’nin setinde yaşadığı bir anısını unutamıyor. “Her gün ayrı bir anı bizim setlerde aslında. Ama şöyle bir korkum olmuştu. Adı Efsane onaylandığı zaman dövmelerimi bilmediklerini fark edip rejiye telefon açıp ‘Benim bacağımda dövmem var’ falan demiştim. Onlar da ‘Bir fotoğrafını at bakalım’ dedi ama bacağımın %75’i dövme kaplı… Bir video attım. Küçük bir kalp krizi sonrası karakterin dövmeye uygun olduğu haberi geldi daha önce bu kadar gerilip, rahatladığımı hatırlamıyorum.”
Kadında çekicilik kriteri: Karşı cinste belli bir özellik sıralaması yok. “Bazı kırmızı noktalar vardır. Onları tamamlaması tabii ki önemli, şu an böyle diyorum fakat bunu bende henüz öğreniyorum.”
Hangi filmden etkilendi: Son zamanlarda izleyip de en çok etkilendiği film: Inglourious Basterds. Defalarca keyifle izlediği film ise Gladiator. Black Mirror dışında dizileri çok takip edemiyor. “Black Mirror’da ise her bölüm sinema filmi gibi olduğu için bir tek onu izleyebiliyorum.”
Herkese önerdiği kitap: Emrah Serbes’in Müptezeller’i ve Nejat İşler’in Gerçek Hesap Bu adlı kitabını öneriyor.
En çok gitmeyi istediği şehir / ülke: İspanya, Meksika tarafları. “Müziği, sokak sanatı ve sanata duyulan ilgi gibi değerleri deneyimleyip kazanmak isterim. Ya da Japonya gibi sanki bu dünyadan çok ayrı bir ülkenin de tadına bakmayı arzu ederim. Aslında şehirler ve ülkeler, içindeki insanlarla, etrafında değerlerle güzeldir. O yüzden bir seçim yapmak benim için zor.”
Sosyal medya ile arası nasıl? Sosyal medyayı kullanmayı, işlerini ve hayatından kesitleri paylaşmayı seviyor. “ Ekibim ve menajerim Ufuk Ergin’in tüm uyarılara rağmen hala iyi bir sosyal medya kullanıcısı olduğum söylenemez. Sosyal medyanın en büyük artısı iletişim ve kendi kitlenizi oluşturabilmeniz. Kullanıcı olarak dünyanın farklı yerlerindeki sanatın birçok dalındaki binlerce farklı sanatçının işlerini takip etme şansı veriyor. Benim düşünceme göre eksi tarafı, özel hayatın özel kalmaması ve yarattığı bağımlılık.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2022- Zengin Kız/ Yiğit
2022- Son Nefesime Kadar / Emre
2021- Öğrenci Evi / Latif
2019/2020- Vuslat / Fırat Çağlar
2018- Servet / Korkmaz
2017- Sevda’nın Bahçeşi / Tolga
2017- Adı Efsane / Fikret Yurdakul
SİNEMA FİLMLERİ
2021- 15/07 Şafak Vakti