Ölme eşeğim ölme, yaz gelsin de sana arpa buğday vereyim ? Eh Kasap sevdiği deriyi yerden yere vururmuş. Bende Ömer’i seviyorum ve burada onu yerden yere vurdum ne yapayım silkelensin de kendine gelsin diye ?
Ömer geliyormuş yanıma, sen beni nasıl silkelersin, bak öyle olmaz böyle olur diye, beni silkeleyiveriyormuş, bende buhar olup uçuyormuşum ? Canım benim, Ömercim bana kıyamazsın sen öyle değil mi? bende sana kıyamam ama ne vardı Zehra ya bir sıcak içecek hazırlayıp versen ne olurdu.
Asya küçük prensesim gelmiş, Zehra ablasına sarıldı. Bende sana sarıldım Asyacım güzel prensesim. Zehra ablasına yüzüğünü de gösterirmiş, o tombiş ellerini severim ben senin. Dayısı almış.
Ömer’e kocaman bir afferim, hem de ayakta alkış.
Biraz önce yerden yere vurduğum kişiyi Ömer’i şimdi yüceltme takdir etme zamanı. Asya’ ya verdiği sözü tuttuğu için. Ona söz vermişti Zehra için aldığı yüzüğü ondan alırken, sana bu yüzüğün daha güzelini alacağım diye.
Çocukların hafızasında ve duygularında taşıdıkları bir defter vardır ve hepsini not alırlar.
Asya da o dayısının sözünü not almıştı. Dayısı sözünü yerine getirmeseydi. Asya ona bir daha güvenmeyecekti. Ömer Asya ile arasında çok güçlü bir güven bağı kurdu Afferim Ömer sana. Öptüm o yanacıklarından yakışıklı paşam ?
Asya beğendin mi? diye sorunca Zehra daldı gitti, kendi yüzüğünü düşündü ve o yüzük için yüreğinden geçenleri özgürce Asya ya söyledi.